Özcan Yıldırım
Ağustos 1984 tarihinden bugüne dek binlerce asker, polis, sivil, bebek, şehit düşmüş günahsız onca insan.
Nasıl unutulur?
Her gün bir şehit haberi, sıra sıra dizilmiş şehit cenazeleri ile yandı tutuştu yürekler.
- Ah be Anadolu… Şimdi her köşen ağlayan Ana dolu.
Oğlum Hakkari’ye asker olarak gitti, komutanın şoförü oldu. Her gün öldüm öldüm dirildim. Haber dinleyemedim. Askerliğini bitirdi geldi. “Çok şükür” diyemedim, sevinemedim. Oğlumdan sonraki komutan şoförü şehit oldu. O annenin acısını yüreğimde hissettim.
Nasıl affederiz bir anne olarak, bu vatanın bir bireyi olarak? Unutulur mu onca dökülen kan, günahsız sabi sübyan?
- Şahsınıza fenalık eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza, milletinize fenalık eden bir kimseyi asla affetmeyiniz.
Asla unutmam!
Ve asla affedemem!
Ben sussam, vicdanım konuşur. Bizim o evlatlara, onları büyüten, yetiştiren o analara, babalara vicdan borcumuz var. Hakları var üstümüzde, ödenmez.
Bir kazanda üç beş silah, sadece o kadar. Dilerim yakanlar yaktıkları ateşlerde yansınlar.
Büyükkumla kitabımı hazırlarken, meydandaki şehidimiz hakkında yazılan bazı haberleri almıştım kitaba. Melek Ak ile köyde tanıdığı kişilere ziyaretlere başladık. “Gel” dedi. “Seni şehidimizin anne ve babasına götüreyim, çok değerli yazılması gereken insanlar”
Evlerinde tadilat varmış, yine de bizi kabul ettiler. Çekine çekine merdivenleri çıktım. O kadar hassas bir durum ki, ne denir bilemeden.
“Başınız sağ olsun”, “Allah sabır versin” ne kadar duygusuz geliyor böyle zamanlarda. Hele hele “Vatan sağ olsun”
Boğazımda düğüm düğüm kelimeler. Ha döküldü, ha dökülecek. Anladınız siz beni.
D.TARİHİ:10.02.1974
Ö.TARİHİ:26.08.1994
O anne hala ağlıyor. Duvarda fotoğraflar var. “Bakamıyorum” diyor. Daha hayatının baharında, tam 20 yaşında. Ne umutları, ne hayalleri vardı kim bilir?
Yüzlerce, binlerce şehitten sadece biri.
Büyükkumla’da bir şehit anıtı. Sembolik bir anıt.
Yeri sürekli değişiyor. Önce yağhanenin önünde, sonra kahvenin yanında, şimdi durağın yanında. Belki gelip geçerken birçok kişinin fark bile etmediği. Bursa’da, Hakkari’de, Trabzon’da, Anadolu’nun her yerinde, bu vatan topraklarında şehit düşmüş Mehmetciğimizden biri. Büyükkumla Mezarlığı’nda bir selvi ağacı altında.
YİĞİDİM, ASLANIM BURDA YATIYOR
TERÖR ŞEHİDİ ÖZCAN YILDIRIM
31 yıl önce, Ağustos ayında kaybettiğimiz şehidimize saygıyla. Ve onun nezdinde tüm şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.
ŞEHİT JANDARMA ER ÖZCAN YILDIRIM
BABA ADI: AHMET
ANNE ADI: VECİHA
D.TARİHİ: 10.02.1974
Ö.TARİHİ: 26.08.1994
D.YERİ: İZNİK
ŞEHİT OLDUĞU YER: BİNGÖL-YAYLADERE
MEZARININ BULUNDUĞU YER: BÜYÜKKUMLA MEZARLIĞI
KUMLA’YA ŞEHİT ÖZCAN YILDIRIM MEYDANI
Gemlik Belediyesi 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü dolayısıyla Büyükkumla Köyü’nde Şehit Jandarma Er Özcan Yıldırım Anıtı ve Meydanı’nın açılışını gerçekleştirdi.
Açılışa Gemlik Kaymakamı Gürbüz Karakuş, Gemlik Garnizon Komutanı Kıvanç Kerpişçi, Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz, Gemlik Cumhuriyet Başsavcısı Ali Ülger, İlçe Jandarma Komutanı Barış Bozkurt, İlçe Emniyet Müdürü Abdulkadir Yüce, Gemlik Müftüsü Mehmet Reşat Şavlı, CHP Gemlik İlçe Başkanı Cemil Acar, Şehit Aileleri Derneği ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Törende konuşan Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz, “Bugün 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü. Böylesine anlamlı bir günde istedik ki, Büyükkumla’mızda vatan toprakları için canını seve seve ülkeye hediye etmiş, bu ülkede bayraklar dinmesin, ezanlar susmasın diye gözünü kırmadan şehadete koşmuş olan Özcan Yıldırım kardeşimizin ismini Büyükkumla meydanına verelim ve şehitlik anıtını açmak üzere burada onun ismini ilelebet yaşatalım istedik” dedi. (Kaynak: 18 Mart 2018/Gemlik Basın)
Yağhanenin duvarından sonra kahvenin yanına alınan şehidin kaidesi, şimdi iskelenin oraya taşınmış, düzenleme çalışmaları yapılmaktadır.
Yüksel Uysal: Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Özcan’la iki-üç kez zeytin satmaya gitmiştik. Bir seferinde teyp bozulmuştu. “Abi ne yapacağız teypsiz?” dedi. Ben de, “Özcan’ım sen Ferdi’den söylersin, ben dinlerim” demiştim. Ferdi Tayfur hayranıydı.
AHMET YILDIRIM
(Görüşme 23 Nisan 2025’te Büyükkumla’da Melek Ak ile birlikte ailenin evinde yapılmıştır.)
Kumla’ya 1980 yılında orman ağaçlandırma memuru olarak Narlı’dan geldik, buraya yerleştik. Muhtar Ali Sevinç arkadaşımdı. Önce kira ile ev tuttuk. İşimiz, orman ağaçlandırmaydı. Köy halkını kalkındırmak için köy kadınları ile birlikte traktörle giderek orman dikerdik. O günlerde köy kadınları için çam dikmek önemli bir geçim kaynağıydı.
Karacaali, Narlı, Büyükkumla’ya çam ağacı dikiliyordu. Bu iş uzun yıllar sürdü. 26 sene çalışıp emekli oldum.
Eşim Veciha Yıldırım. Çocuklar ilkokulu Büyükkumla’da bitirdiler. Üç çocuğumuz vardı; Özcan (şehit), Tezcan, Hacer. Biri şehit oldu, birini kanserden kaybettik.
Şehit olan oğlum ilkokulu Büyükkumla’da bitirdikten sonra Gemlik’te ortaokulu okudu. Okula devam etmeyerek Çamlık Gazinosu’nda garsonluk yapmaya başladı. Ak ailesi onu aileden biri gibi görüyordu. Askere giderken ‘dönmeyeceğim’ diyerek gitti.
İlk olarak Çanakkale’ye gitti. Bize “Gidip de dönmemek var” derdi. Sonra Bingöl Yaylıdere’ye gönderdiler. 6.5-7 aylık askerdi, karakolda çatışmada şehit oldu. Mezarı Büyükkumla Mezarlığı’nda.
Diğer oğlum Tezcan’ın eşi Yeliz, iki çocuğu var. İsimleri Ceren ve Özcan. Amcasının ismini koydular. Oğlum 47 yaşında rahmetli oldu.
Kızım Hacer Yavaş evli, iki torunumuz var; Zeynep ve Ferudun. Kızım Hacer, vergi dairesinde memur. Eşi Haldun Yavaş da vergi dairesinde çalışıyor.
-
Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Alireisoğlu geldiği gibi gitti.
-
Erdoğan’dan “411 el kaosa kalktı” Hatırlatması
-
Avanos’ta Kabak Çekirdeği Dolandırıcılığı: “300 Milyon TL Zarar”
-
Ziraat Türkiye Kupası’nda derbi maçları belli oldu
-
Bahis Soruşturmasında 46 Gözaltı Kararı
-
Sultanbeyli Zabıtası Raf Temizliği Yaptı



















