Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Zamanında paramızla vermedikleri ürünleri şimdi ülkelere biz satıyoruz”

Gündem - 23 Ekim 2024 16:20

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2025 Yılı Merkezi Bütçe Teklifi üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Sunumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, Kahraramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin etkisinin kamuoyunda bittiği algısının doğru olmadığını belirtti. Yılmaz, “Asıl harcamaları şu anda gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 450 bin konut inşa ediliyor ve altyapı projeleri de devam ediyor. TOKİ, yeni bir alan inşa ediyor; doğal gaz, hastane ve diğer altyapı yatırımları burada yer alacak. Sosyal ve ekonomik canlanmayı sağlamak adına çeşitli vergisel avantajlar ve teşvikler söz konusu. Bu nedenle, büyük bir harcama yapılıyor ve bunun önemli bir kısmı 2023 ve 2024 yıllarına denk geliyor. Sadece merkezi yönetim bütçesinden, 2024 fiyatlarıyla 2 yılda 2,6 trilyon liralık bir harcama yapıldı ki bu da yaklaşık 70 milyar dolara denk geliyor. Gelecek yıldan itibaren bu harcamalara olan ihtiyacın azalmasını umuyoruz. Bu hesaplamalara mahalli idareler, İller Bankası ve özel sektör harcamaları dahil değil. Dolayısıyla büyük bir yük söz konusu, ancak önümüzdeki yıl itibarıyla bu yükün azalması bekleniyor” dedi.

Sağlam zeminde sağlam yapılar oluşturmak

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz sunumunun devamında: “Koruyucu müdahalelerin maliyeti tedavi edici müdahalelerden çok daha düşük. Dolayısıyla esas olan riskleri yönetmek. Krizleri yönetmek için de önce riski belirlemeniz lazım. Nereler riskli, nereler değil bunu belirlememiz lazım. Türkiye son yıllarda önemli çalışmalar yaptı. Hem akademik dünya, hem AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı), diğer kuruluşlarımız nerede fay var, ne oluyor? Burada yüzde 100 bilgi sahibi olmak zor. İşin özü riskli alanları tayin edip özellikle fayların geçtiği yerleri yerleşime açmamak. Yeni yerleşimde bulunacaksa, o riskler neyse onlara uygun inşa etmek. Sağlam zeminde sağlam yapılar oluşturmak. Yerleşim yapılacaksa da riskler neyse onlara da uygun şekilde inşa etmek. Bunu yaptığımız zaman riskleriniz de maliyetleriniz de aslında çok düşüyor. ‘Kentsel dönüşüm’ dediğimiz şey, özü itibarı ile bu, riskleri ortadan kaldırma meselesi. Epeyce bir bina dönüştü; ama hala dönüşmesi gereken çok sayıda binamız var.

Yapı dönüşümü için 584 milyar lira bütçe ayrıldı

Eskiden genel müdürlüktü. 1’incisi kentsel dönüşüm, 2’ncisi sadece Marmara Bölgesi’ne yoğunlaşmış bir genel müdürlük, 3’üncüsü de bu 2 genel müdürlüğe kaynak oluşturmaya, kentsel dönüşüme finans sağlamaya dönük bir genel müdürlük şeklinde 3’lü bir yapı oluşturduk. Önümüzdeki dönemde ne yapıp, edip bizim bu kalan yapı stokunu da dönüştürmemiz lazım. Yapı stokunu dönüştürmeye dönük imkanları kullanmalıyız. Yapı dönüşümü için 584 milyar lira bütçe ayrıldı, sadece merkezi bütçe. Bir taraftan sosyal konut meselesi de çok önemli. Orada da yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var.

Ben çok önemli görüyorum

Şu anda doğurganlık hızımız 1,5’e düştü. Değişik nedenleri var. Bir tarafta evrensel nedenler var. İnsanların eğitim düzeyi, gelir düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı düşüyor. Bu kadınların iş gücüne girişini de etkiliyor. Çünkü bakım hizmetleri gerekiyor. Geçenlerde Kabine’de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız bir sunum yaptı, onun üzerine Cumhurbaşkanımızın bir talimatı oldu. Demografik Nüfus Yüksek Kurulu oluşturacağız. Yani bu işleri hem detaylı bir şekilde inceleyecek, hem de yeni bir eylem planı geliştirecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı, İçişleri Bakanlığı’nı, Sağlık Bakanlığı’nı, TÜİK’i (Türkiye İstatistik Kurumu) ilgilendiren hususlar var. Bakanlıkların fikirlerini alacağız, kurul oluştuktan sonra yeni bir eylem planı oluşturacağız. Bakım hizmetleri, sağlıktaki şartlar ve diğer maddi alanlarda yapılabilecek şeyler varsa, çok boyutlu bir şey bu. Bütün boyutlarıyla bu işe bakacağız ve bütüncül bir eylem planı hazırlayacağız. Şu anda kurulun oluşumuyla ilgili mevzuat hazırlığı devam ediyor. Bu kanun gerektirmiyor biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı kararı ya da kararnamesi ile bir kurul. Sonuçta bir koordinasyon yapısı var, mevcut kurulların bir araya gelerek, bu kurulda nüfus politikaları ile ilgili bir koordinasyon yapmış olacak. Ben çok önemli görüyorum bunu. Uzun vadeli geleceğimiz açısından, sosyal güvenlik sisteminden başka kültürel alanlara kadar her şeyi etkileyecek temel bir alan. Gelecekte belki yaşlı bakım merkezlerine olan ihtiyacı, daha çok tartışacağız. Dolayısıyla bu nüfus dinamikleri her şeyi etkiliyor. Bizim bu süreci anlamsız tartışmalarla değil, bu ülkeyi zenginleştirerek, geliştirerek getirdiğimiz yapısı açısından da çok etkili. Biz daha zengin bir ülke olup yaşlandığımız zaman bunu yönetebiliriz. Üretken yaşlılıkla yönetebiliriz. Ama bazı ülkeler bunu yapamayacak.

Cumhur İttifakı olarak bu paketle ilgili bütçe sonrasında bir araya geleceğiz

Bu süreçte birçok tartışma oldu. Eleştirilerin bir kısmına ben de katılıyorum. Toplumsal duyarlılıklar, eleştiriler haklı eleştirilerdir. Bunlara saygı duyuyoruz. Zaten Meclis bunun için var. Teklif gelir, tartışmalar olur, oylama olur, gerekirse teklifi geri çekersiniz ya da dönüştürürsünüz. Bu bir zaaf olarak görülmemeli bence. Toplumsal olarak ciddi eleştiriler konuldu ortaya. Etki değerlendirmeleri biraz hızlı yapılmıştı. Bu paket, ‘Meclis’te tartışılsın’ diye getirildi. Şöyle bir karar verildi; Cumhur İttifakı olarak bu paketle ilgili bütçe sonrasında bir araya geleceğiz. Ayrıntılı bir şekilde tartışmalarını yapacağız, kalem kalem tekrar bakılacak. Haklı eleştiriler dikkate alınarak paket gözden geçirilecek. O günkü siyasi irade nasıl oluşursa, gerekirse Meclisi’mizin takdirine tekrar sunulacak. Ama şu anda ertelenmiş durumda. Bütçeye yoğunlaşmış durumdayız.

Savunma sanayisini bir güvenlik meselesi olarak görmüyorum 

Bini aştı proje sayımız, iyi bir yere geldi. 15 milyar doları aşan bir büyüklüğe ulaştı. Savunma sanayisini bir güvenlik meselesi olarak görmüyorum sadece. Aslında katma değeri yüksek bir ekonomik yapısından da çok kıymetli. Burada elde ettiğiniz etkinlikler zamanla sivil endüstriyi de etkiliyor. Türkiye’de bugün artık büyük bir ekonomik sektör haline gelmiş, savunma sanayisi. Geçen yıl 5,5 milyar dolar ihracat yaptık, bu sene tahminimiz 6,6 milyar dolar. Zamanında paramızla vermedikleri ürünleri şimdi ülkelere biz satıyoruz. Ama yeterli mi, yeterli değil. Özellikle Çelik Kubbe projesi, son Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde bu karar alındı, biliyorsunuz. Türkiye’nin hava sahasını dış saldırılara karşı çok daha güçlü şekilde koruyacak Çelik Kubbe projesi var. Alt birçok projeleri var tabii. Entegre bir sistem bu. Bir taraftan da Kaan dediğimiz 5’inci nesil akıllı uçak sistemleri. Buna benzer çok büyük projelerimiz var. Bütçeden olabildiğince para ayırıyoruz” ifadelerini kullandı.

BENZER HABERLER