Gemlik’te tersane günümüzde Sunğipek fabrikasının bulunduğu yerde idi. Gemlik’te gemi yapımına Bizans döneminde VIII. ve IX. yüzyıllarda başlandığı sanılmaktadır. Bizans’tan sonra, XI. yüzyıl sonlarında bölgeye Selçuklular egemen olarak İznik ve Gemlik’i ele geçirince, Ebul Kasım, Bizans’a üstünlük sağlamak amacıyla bir deniz gücü kurma gereğini duyarak Gemlik tersanesini geliştirmiştir. Alkan Bey komutasındaki Selçuklu donanması, 1088’den itibaren yaklaşık on yıl boyunca Bizans için önemli bir tehdit oluşturmuştur. 1097’de Bizans donanması âni bir gece baskınıyla Selçuklu donanmasını ve tersaneyi yakarak Alkan Bey’in Marmara’daki üstünlüğüne son vermiştir.
Bu evrede Selçuklu egemenlerine, Anadolu’daki ilk Türk denizci önderi ve aynı zamanda Kılıçarslan Fin kayınbabası olan Çaka Bey örnek oluşturmuş olmalıdır.
Gemlik Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra tersanesi geliştirildi. Murat I. Hudavendigâr zamanında (salt. 1360 -1389) Lala Şahin Paşa, İzmit, Gemlik ve Gelibolu tersanelerini işler duruma getirdi. Özellikle Osmanlı’nın Akdeniz’i bir Türk denizi haline getirdiği XVI. yüzyılda, Gemlik tersanesi, Marmara’da bulunan öteki tersanelerle birlikte önem kazandı. XVII. yüzyıldan sonra Osmanlı’nın deniz egemenliğinde gerileme başlamasına karşın, XIX. yüzyıl ortalarına değin Gemlik’te yapılan gemiler Osmanlı donanmasında veya ticaret filosunda hizmete sokuldu.
III. Selim döneminde denizcilik alanında yapılan bu yenilikler sırasında, Osmanlı donanmasına gemi inşa eden tersaneler; İstanbul, Bodrum, Gemlik, Çanakkale, Midilli, Sinop, Rodos, Karadeniz Ereğlisi, Limni, Kıbns, Kemer, Kalas, Silistre gibi deniz kenarı yerleşim birimlerinde bulunmaktadır. Bu tersanelerde 1789-1796 yıllan arasında toplam 45 parça gemi inşa edilmiş, 1801 yılına gelindiğinde inşa edilen gemi sayısı 61’e çıkarılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun müteaddit tersanelerinden birisi de Gemlik’te idi. Bu tersanenin esaslı bir şekilde çalışmasına 18. asrın sonunda başlandı. 19. asırda ise tersane çok faal bir vaziyete girdi.
1790 yılında Gemlik’te Kapıcıbaşı Süleyman Bey tarafından 51,5 zira’ bir kalyon yapıldı. 1791 yılında Kapıcıbaşı Mustafa Ağa tarafından 57,5 zira’ kalyon ve 51 zira’ bir kalyon ile tersanenin ıslahı yapıldı. 1792 yılında Kapıcıbaşı Ahmet Ağa tarafından 55 arşın firkateyn inşası yapıldı. Bunun masraflarının bir kısmı muhasebe yapılırken kabul edilmediğinden kendisine zimmet kaydedildi.
1793 yılında İnegöl âyanından Derviş Paşazade Numan Bey tarafından 55 zira’lık kalyon inşasına memur edilmişti. Bursa’nın hissesine isabet eden bin 213 parça kerestenin, İnegöl dağlarından kesilip Gemlik’e nakli 33 bin 667 kuruşa taahhüt ederek, bu parayı Bursa âyanı eski Filibe Kadısı Abdullah Molla Efendi oğlu Hâdîzade Mehmet Efendi’den tamamen almıştı.
1793 yılında tekrar 57,5 zira’ bir kalyon inşasına başlanmıştı. 14.6.1794’de Kaptan Bey hazır olduğu halde büyük törenle bu kalyon denize indirilmişti.
Numan Bey 1791 senesinde, Gemlik’te Osmanlı donanması için kalyon inşa ettirilmesi amacıyla tersane emini olarak göreve getirilmiştir. Tersine emini, tersanenin mali işlerini yürütmek, inşa edilen gemiler için malzeme temin etmek ve gemilerin mühimmatım kaptanlara teslim etmek gibi işlerde sorumludur. Tersane emini, yaptığı bu işleri defterlere kaydederek suretlerini kaptan paşaya ve baş muhasebeciye vermektedir. Numan Bey tersane emini olarak bu ilk görevinde 57 ziri` (43,2 metre) uzunluğunda bir kalyon inşa ettirmiş ve bu kalyonu 26 hafta zarfında, diğer bir ifadeyle yaklaşık altı ay gibi kısa bir sürede tamamlatmıştır. Gemi, Zilkade ayının on sekizinci günü (19 Temmuz 1791) saat onbirde törenle denize indirilmiştir. Bu bilgilerin yer aldığı Kaptan-ı Derya Takririnin padişahlık makamına iletilmesi sonrasında, takririn üst kısmına “Pek güzel Allah mübarek eylesin, anın (onun) yerine bir başkan kurulmak lazımdır. Kaptan Paşa’ya tembih ile tertip ettin kurdursun” cümlelerinden oluşan taltif ve tasdik yapılmıştır. Bu ifadeler padişahlık makamının bu tarihlerde donanma yapımına verdiği önemi gösterir mahiyettedir. [1]
1794 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti, Gemlik’te gemi yapım işini daha da büyütmek amacıyla yeni bir tersane binası inşasına başlamıştır. Bu iş için dergâh-ı kapıcıbaşılarından Osman Ağa bina emini olarak görevlendirilmiştir. Osman Ağa memuriyeti karşılığında nafaka baha olarak devletten yevmiye istemiştir. Konu baş muhasebe dairesine aktarılınca, Gemlik sahasında kalyon inşasına memur Numan Bey’e onar kuruş, Bodrum sahasında kalyon inşasına memur Süleyman Bey’e sekizer kuruş ve Niğbolu kalesi bina emini kapıcıbaşı Selim Ağa’ya dörder kuruş nafaka tayin edildiği kıyas edilerek, Osman Ağa’ya da yevmiye olarak onar kuruş verilmesi karan alınmıştır. Haziran 1796’da Gemlik tersanesinin bina emini Hacı Emin Efendi’dir ve tersaneye iki yıl önce başlayan çalışmalarla; mahzenler, karakolhane, demirhane ve kömürhane gibi ek yapılar inşa olunmuştur.
1798 senesinde İnegöllü Numan Bey tarafından burada yapılan kalyonlar teçhiz edilmek üzere İstanbul Tersanesi’ne gönderilmişti. O vakitler imparatorluk tersanelerinde yapılan gemiler tekne olarak hazırlanır. Ve bunların teçhizatı İstanbul Tersanesi’nde ikmal olunurdu.
Gemlik tezgahlarının bilhassa 1823’ten 1934’e kadar çok verimli bir şekilde çalıştığı kayıtlardan anlaşılmaktadır.
1823 Yılında Gemlik’te Zaferküşa Fırkatası, 1823’te Seyit Mustafa Rafi Efendi marifetiyle Feyzibahşa Korveti, 1827’de ise atmış beş zirâ uzunluğundaki Fethiye Kalyonu inşa edilmişti.
Tersanenin mühim bir eserini teşkil eden bu kalyon Manol’un mühendisliği ve Osman Kalfanın mimarlığı ile ortaya çıkarıldı. Kalyon 193 zirâ boyunda 52 genişlikte 26 ambar yüksekliğindeydi. 22,5 kadem su çekiyordu. 96 topu vardı. 960 nefer mevcut idi. [2]
1834 senesinde ise aynı tersanede Teşrifiye kalyonu yapıldı. Bu kalyon 190 zirâ uzunluğunda, 52 genişliğinde 25 ambar yüksekliğinde idi. Çektiği su 22 kademdi. 96 topu vardı. 960 nefer mevcut idi. Kalyonun mühendisliğini Manol ve mimarlığını Dmitri kalfa yaptılar.
1835 yılında Mehmet Celâl Ağa tarafından kalyon inşa edilmiş ve tersaneye gönderilmişti. 1835 yılında kereste emini kapıcıbaşı Mustafa Ağa tarafından “İclâliye Kalyonu” inşa edilmişti. Buhar kuvvetinin gemilere tatbikinden sonra da Gemlik tersanesi çalışmalarına devam eylemiş, tekneler Gemlik’te yapılıyor ve Avrupa’dan gelen makineler, kazanlar konuluyordu. 1861 yılında ahşap uskur firkateynlerden “Nasru’l-Aziz” firkatı denize indirilmişti. Bu geminin 30 topu ve 600 beygir kuvvetinde makinesi vardır. 2897 tonluk idi.
1863 yılında ahşap uskur nâvilerinden “Nâvi-i Merih” denize indirilmişti. 8 top ve 160 beygir kuvvetinde makinesi vardı, 609 tonilatoluktu.
1863 yılında “Cebel-i Lübnan” fırkateyni inşa edilmiş, denize indirilmişti. Bu törende Sultan Aziz de bulunmuştu. 1865 yılında ahşap uskur üskûnelerden ‘Üskûne-i Sipah” denize indirildi. 4 topu vardı, 220 tonilatoluktu. “Musul Üskûnesi” dahi aynı sene denize indirildi.
1871 yılında 1609 tonilatoluk Asîr vapuru denize indirildi. Gemiye 4 top kondu. Tersane nakliye vapurlarındandı. 1873 yılında 77 tonilatoluk Fındıklı ve Kasım Paşa vapurları denize indirildi. Makineleri 25’er beygir kuvvetinde idi. 1874 yılında “Mukaddime-i Şeref-i Korvet” denize indirildi. 2732 tonilato hacminde ve 200 beygir kuvvetinde makinesi vardı. (Kütük, II/132)
1852 tarihinde Aynalıkavakta (Teşrifiye isminde diğer bir kalyon inşa edilmiş ve denize indirilmişti. Bundan sonra Gemlik’te yapılmış olan gemi “Atik Teşrifiye” isminde anılır oldu ve birçok hizmetlerde kullanıldı.
Tersanenin Gemlik’te kurulmuş olmasının sebeplerinden birisi bu havalinin ormanlık olması teşkil ediyordu. Ahşap gemilerin inşasında bu ormanlardan istifade ediliyor, ayrıca Gemlik dağlarında kesilen kereste İstanbul tersanesinin ihtiyaçlarında da kullanıyordu.
Gemlik tersanesi Gemlik’teki bugünkü sun’i ipek fabrikasının yerini işgal etmekteydi. Burada gemi inşasına ait tezgâhlar ve tesislerden başka tersane iskelesi bir han, fırın ve müştemilat bulunuyordu. [3]
Han, fırın gibi müştemilatıyla beraber her sene ihale ediliyordu. Burayı üstüne alanlar ve işletenler son zamanlarda ekseriyetle ekalliyetlerdi. 1863 senesinde binalar ve iskele altmış beş bin kuruşa hamparsonun üzerinde kalmış fakat bu miktar az görüldüğünden müzayede de yenilenmişti.
1878 senesinde ise tersaneye ait han vesair müştemilat vapur iskelesiyle beraber Zarifiye ihale edildi. Fakat bazı sebeplerden dolayı konturat fesh olunarak bu işe Gemlik tersane memurunun bakması uygun görüldü.
Tersanelere birer tersane memuru tâyin olunuyordu. Bunlar bazen ağalardan, bazen efendi ve beylerden bazen de paşalardan seçilirdi. Ferik Rasim Paşa isminde bir zat 1886 yılında İzmit tersane memurluğuna tayin edilmiş ve kendisine Gemlik tersanesine de bezaret etmek vazifesi verilmişti.
Gemlik 1856 yılında mühim bir yangın geçirdi. Bu yangın esnasında tersanenin bazı zararlara uğradığı tahmin edilebilir. Yangında Hüseyin Kantanın evi ve eşyaları da yanmıştı. Zarurete düşen liman reisine Mudanya Terlin, SDili, Eşkel iskeleleri liman reislikleri de (hâvel memuriyet) olarak verildi.
Marmara sahillerinde Gemlik öteden beri daha ziyade Türklerin oturduğu ve ticaret yaptıkları bir semtti. 19. Asrın ikinci yarısında Gemlik limanına bağlı yelkenlilerin adedi yirmi iki tane idi. Gemlik ve havalisinin deniz yoluyla ticaretini bu tekneler yapıyorlardı. Bunların hepsi Gemlik’te inşa edilmiş, ikisi müstesna diğerleri Türklere ait vasıtalardı.
Gemlik limanına kayıtlı teknelerin on sekiz tanesi salapurya, üç tanesi çektirme ve biri mavna idi.
Çektirmeler Hüdaverdi, Nusratıbahri, Muinizafer ismini, salapuryalar Derviş, Nusratıbahri, Abdülkadir, Şahinibahri, Aslan, Lütfühuda gibi isimler taşıyorlardı.
Bu limandaki vasıtaların dokuz tanesine Derviş ismi verilmişti. O tarihlerde dokuz tane yelkenli derviş ismi teknesi olan Gemlik Deniz Ticareti, devrişane değildi. Liman civarında mahalli mahsullerini diğer limanlara ve bilhassa İstanbul’a götürüyor ve oradan da Gemlik’e mamul eşya taşıyorlardı.
Gemlik’te yalnız iki salapurya gayrimüslimlere aitti ve bunların ikisi de (Ayanikola) ismini taşıyorlardı.
Gemlik tersanesinde 1841’de bir başka savaş gemisi “Peyk-i zafer”, 1871’de de “Asır” adlı bir ticaret gemisi yapılarak denize indirildi.
XÎX. yüzyıl ortalarından itibaren buharlı sac gemilerin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, öteki Osmanlı tersaneleri gibi, Gemlik Tersanesi de çağın gelişmelerine uyum sağlayamayarak kapandı. Yeri uzunca bir süre boş kaldıktan sonra, 1935’te Sunğipek fabrikasının burada yapılması kararlaştırıldı.
TC Osman Karaduman (ANILARDA YAŞARKEN GEMLİK – 16 Ağustos 2017)
[1] Numan Beyin ayanlık ve tersanecilik faaliyetleri, cafer çiftçi,
[2] Eski gemilerimiz fesh olundukça yerlerine yapılanlarına aynı isimin verilmesi anane haline girmişti. 1803 senesinde yapılan üç ambarlı gemiye kendisinden evvel de mevcut olan üç ambarlı gemiye kendisinden evvel de mevcut olan Fethiye ismi verilmişti. Bu yeni Fethiye kalyonu bir müddet Kaptan Paşa gemisi olarak kullanılmıştı.
[3] Bu iskelenin şimdiki Gemlik iskelesi yerinde olduğu da tahmin ediliyor.