GİTTİM VE GÖRDÜM

Köşe Yazıları - 10 Mart 2023 20:37

İskenderun’a ve Kahramanmaraş’a girdiğimiz gün depremin 3. Günüydü. İlk 2 günü, duyarlı Gemlik halkımızdan deprem mağduru kardeşlerimiz için Sevap Sofrası Derneğimizde yönetici arkadaşlarım ve gönüllü ailelerimiz ile insan üstü  bir çalışmaya şahit oldum.

Gençlerinden, yaşlılarından, ev hanımlarından, esnaflarından tutun herkes tek yürek olmuştu. Patik örüp harçlığını çıkaran ninemizin bir çanta patik getirip oradaki deprem mağduru kardeşlerimiz üşümesin demesi beni çok duygulandırmıştı. Bunun ile kalmayıp kumbaralarını getiren, oyuncaklarını getiren o küçücük evlatlarımıza şahit olmak, yönetici arkadaşlarım ile birlikte gözlerimizi yaşarttı. Anladım ki, bizler Türk milleti olarak duygu deyince, hepimiz birlik beraberlik içinde bir bütün oluyoruz.

Yönetici arkadaşlarım ile oraya içimizden bir-iki kişi ile de olsa gidememek yüzünden içimizde büyük bir burukluk vardı. Bu burukluğu gidermek için yönetim kurulu ile aldığımız bir kararla hemen faaliyete geçtik.

Araç lazımdı; sosyal medyada “Bize aracı ile destek verecek bir hayırsever gerekli” diye paylaştık. Hemen telefonum çaldı. Telefonun ucundaki çocukluk arkadaşım Ercan Şanlı idi. “Ben varım Tolga” dedi ve hemen sosyal medyada deprem bölgesine hareket edeceğimizi duyurduk. Duyuruyu yapar yapmaz -inanılır gibi değildi- duyarlı Gemlik halkımız, küçüğünden büyüğümüze kadar herkes, çocuk kıyafetleri, bot, mont, kazak, bisküvi, mama, çocuk bezi gibi birçok şeyi derneğe yığmaya başladılar ve sabah 04.00’da aracı hınca hınç doldurup, Serkan Kaynar, araç sahibi Ercan Şanlı kardeşim ile yola çıktık.

Aracı ortaklaşa kullanarak saat 15.30 gibi İskenderun’a vardık. Durum içler acısıydı. Televizyonlardan çok farklı idi. Yakından görmek insanın içini burkuyordu. Üç kişi, şehrin içine ilerlerken karşımıza çıkan görüntüler, yani enkazlar bizim şok olmamıza ve daha çok duygu yıkılmasına yol açıyordu. Hüzün ve duygularımız karmakarışıktı.

Gemlik Belediyemiz, Gemlik Ticaret VE Sanayi Odamız ve Milletvekilimiz Zafer Işık’ın çalışmaları ile 20 bin metrekarelik bir alanda konteyner kent kurulmaya başlamıştı. İlk olarak Gemlik’ten gelen Pırıltı Düğün Salonu sahibi  Şener Çakır kardeşim yemek yapma kazanlarını getirip katkı veriyordu. Bir nebze olsun yaralar sarılmaya çalışılıyordu. Burada Belediye Meclis Üyesi Sedat Özer kardeşim ve ismini şuanda hatırlayamadığım bir sürü kahraman vardı. Mesela, şimdi aklıma gelen; minibüsü ile gelip aşçılık yapmaya çalışan Hasan abi, kepçesiyle altyapıyı yapmaya çalışan kardeşimiz gibi bir çok kahraman vardı.

Bizler ilk gün duyarlı Gemlik halkımızdan gelen tüm ihtiyaç maddelerini tek tek deprem mağduru kardeşlerimize teslim ettik. Oradan 2. gün Kahramanmaraş’ta arama kurtarma çalışmaları yapan Yusuf Yumru abimiz önderliğinde Gemlik MAG-DER Arama Kurtarma Ekibimize ulaştık. Onların manevi olarak çok büyük çalışma içinde oldukları çalışmalarına şahit olduk. Tabii gördüğümüz, yürek burkan, enkaz altından cansız bedenleri sanki canlılarmış gibi ne kadar titizlikle çalıştıklarına can canlı şahit olduk. İşleri çok zordu ama bütün güçleriyle çalışıyorlardı. Oradan ertesi gün görevimizi tamamlayıp döndük.

Ama yine duramadık ve daha sonra ben, Mehmet Tolga Sağlam ,Serkan Kaynar Gemlik halkımızın emanetlerini yine yönetici kardeşlerim ve gönüllü ailelerimizin hazırlamasıyla sabah 04.00’da Özcan Tur Erkan Özcan’ın şahsımıza tahsis ettiği aracı doldurup yola çıktık. Yine çadır kentlerde bize verilen çoğu çocuk elbisesi, ayakkabısı, montu, çocuk bezi, maması, hijyen malzemelerini, hatta yavrularımızın Gemlik’ten üstüne mektup yazıp verdiği oyuncakları bir bir çocuklarımıza teslim ettik ve döndük.

Ama içimiz yine rahat etmedi. Orta yaş ve orta yaş üstü ailelerimiz için yine yollara düştük 3’üncü kez. Yine emekleri çok büyük Gemlik halkımızın emanetlerini çadır kentleri dolaşıp Serkan Kaynar, oğlu Kaan Kaynar ve ben eşit şekilde dağıttık. Bizim için unutulmaz, hüzünlü bir anı olarak kalacak yüreklerimizde.

Rabbim bir daha sevenlerini sevdiklerinden ayırmasın…

BENZER HABERLER