HOŞGELDİN PANİK ATAK KRİZİ

Köşe Yazıları - 10 Şubat 2024 12:57

Son defa sarıldım o gün sevdiklerime. Beni yolcu ederlerken annem gözyaşlarını tutamıyordu, babam ise içine atıyordu. Sanki ilk defa ayrılıyormuşuz ve bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi bir hava hakimdi. Kardeşim o kadar sıkı sarılmıştı ki, hiç bırakmak istemedi, adeta nefesimi kesmişti. Altı üstü on saat uzaklıktaki bir şehre okumaya gidiyordum.

İçimdeki derin sessizlik yerini büyük bir hezeyana bırakmıştı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor, nefesim boğazıma yumruk oturmuş gibi bir his yaratıyordu.

Allahım! Ben nasıl ailemden uzakta okuyacağım? Onların özlemiyle nasıl odaklanacağım? Ah, ya ben yokken birine bir şey olursa? Kardeşim kötü alışkanlıklar edinirse? Ya da babam üzüntüden kalp krizi geçirirse? Ben bu düşüncelere kapılıp giderken ailemin hıçkırıkları arasında otobüse bindim. Onlara el sallarken hareket etmiştik bile.

Zaten vedayı uzun tuttuğumuz için panik halinde otobüse uçarcasına binmiştim. Koltuğa doğru ilerlerken sırt çantamı yere düşürdüm. Tüm ufak tefek eşyalarım yere saçıldı. Aman Allah’ım, sırtımdan terler boşalıyordu! Üç beş dakika bir hareketlilikten sonra eşyalarımı toplamanın memnuniyeti ile ayağa kalktım ve insanların tuhaf bakışlarıyla karşılaştım. Koltuğa doğru ilerlerken otobüsün ani freniyle sarsıldım, kendimi yerde buluverdim. Şanssızlık mı sakarlık mı bilemedim. Ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi bilmiyordum. Neyse ki, yolcuların yardımıyla 15 nolu koltuğuma oturtuldum.

Otobüs hareket edeli neredeyse yarım saat olmuştu. Koltuğumda sakin sakin oturuyor ve müzik dinliyordum. Sabahtan beri yaşadığım olumsuzluklar ve negatif düşünceler etkisini göstermeye başlamıştı. Bana ailemi, evimi hatırlatan bir şarkı çıkmıştı; haydi yine başa sar.

Ardı arkası kesilmeyen düşünceler. Ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum. Bağırıp haykırmak istiyorum, sesim çıkmıyor. İnsanların başıma toplanmasından nefret ediyorum. Okumak istiyorum fakat ailemi yanımda götüremem ki! Ya kalacağım yurtta arkadaşlarla anlaşamazsam?

Birden midemde bir bulantı ve nefesimi kesen göğüs kafesimde şiddetli bir baskı hissetmeye başladım. Nefes alamıyorum, yardım isteyemiyorum çünkü çenem kasılmıştı. Derin derin nefes almaya çalışırken kendi seslerimi duymaya başladım. Gözlerimin pörtlediğini hissediyordum. Düşünce denizinde boğuluyordum. Biraz sonra öleceğim sanırım. Kalp krizi geçiriyorum. Hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu.

Ne kadar sürdü bilmiyorum? Gözlerimi açtığımda, ambulansta ağzımı, burnumu kaplayan kocaman bir hava hortumu takılı vaziyette yatıyordum.

Uzun zamandır gelmeyen lise arkadaşım anksiyete, değişik kaygılı düşüncelerle önce beni yoklamış; onunla baş etmeye çalıştığımı görünce yine eski arkadaşlardan panik atağı çağırmıştı.

Sevgili okurlar, bu hikâyede anksiyete (kaygı bozukluğu) olan bir bireyin düşüncelerini kontrol altına alamadığı takdirde nasıl panik atak krizi geçirdiğini anlatmaya çalıştım. Ben de bu hastalıkla yıllardır mücadele ediyorum. Bilinmesi gereken; bir panik bozukluğu olan kişiye, kendi zihninden başka hiç bir şeyin yardım edemeyeceği.

Olumlu düşünün, meditasyon yapın, sağlık ve ışıkla kalın sevgili dostlar.

BENZER HABERLER