Merhaba dostlar.
Bu köşe yazım biraz ağır olabilir, sözlerime birileri bozulabilir ama hep söylediğim gibi benim derdim Gemlik, kişiler-makamlar değil, derdim koltuk sıfat değil. Gemlik için ne yapabilirim, nelere faydam olur, nelerin oluşumuna vesile olurum? Bunun için çabalıyorum, yazıyorum. Onun için kimse kusura bakmasın gerçekler dokunuyorsa!
Öncelikle Gemlikspor oyuncularını, yönetimini ve katkı vererek stadı dolduran seyirciyi kutluyorum. Hep böyle destek olursak Gemlikspor’u arzu ettiğimiz yerde görürüz.
Gelelim Gemlik siyasetine…
İnanın siyasetin içinde olduğum yılları mumla arıyorum. O günlerdeki belediye meclisindeki çalışmaları, muhalefeti, tek derdi Gemlik olan başarılı siyasetçi meclis üyelerini göremiyoruz artık. İyi ki Gemlik için dertlenen üç beş arkadaş var, yoksa mecliste geçen zaman boşa zaman kaybı olurdu.
Belediye meclisinin en önemli konularından biri bütçe görüşmeleridir. Orada bir önceki dönem yapılanlar, bir sonraki dönem yapılacaklar konuşulur. Yeni bütçe titizlikle hazırlanır ve halkın gözü önünde meclise sunulur. Muhalefet görüşlerini bildirir, gerekli görüyorsa bazı konulara karşı çıkar, konuşulur, tartışılır, sorgulanır. Belediye başkanının herkesin gözü önünde halka cevap vermesi, soruları yanıtlaması gerekir. Özlenen olması gereken budur.
Her zaman olduğu gibi halktan biri olarak meclis toplantısını izlemeye gittim. Bütçe okundu, muhalefet söz alarak bu konudaki görüşlerini bildirdi. Tam bu sorulara başkanın cevap vermesi beklenirken ve hatta yedi meclistir gündemde olan birkaç konu cevap beklerken, başkan oturumu meclisteki vekiline teslim ederek meclisi terk etti. Başkanı ara ki bulasın, ama nerede! Gideceği yer neresi ise, kendisinin kalması, vekilini oraya göndermesi gerekmez miydi?
En önemli konu bütçe, başkanın yokluğunda oy çokluğu ile geçti. Sorulan sorular cevapsız, kafadaki sorular ise soru işareti olarak kaldı. Mecliste muhalefetin azlığı dikkate alınırsa daha ne bütçeler, daha neler gelir geçer. Önemli olan bunun neden ve niçin olduğuna tatmin edici cevaplar vermek ve halkı bu yönde bilgilendirmek.
Bence böyle olmamalı, olmaz!
120 bin kişinin yaşadığı ilçeyi birilerinin eline teslim ediyoruz. Gelen paranın idaresini de. Bence hiçbir etkinlik, ziyaret bundan daha önemli olmaz. Sonra halk arasında “Başarı yok”, “Hizmet yok”, “Para yok”, “Birimler çalışmıyor” gibi söylemler konuşuluyor. Başkanın yerinde olsaydım eğer, ilk bütçe görüşmesinde mecliste kalırdım.
Bu dönem belki de en rahat dönem yaşanıyor ama bilsinler ki, muhalefetin olmadığı bir mecliste başarı olmaz. “Ben yaptım oldu” zihniyeti ile başarısızlık kaçınılmaz. Burada muhalefeti de eleştireceğim. Bir, iki, üç, dört ay değil, yedi ay oldu. Artık bir şeylerin yerine oturması ve hizmet yapmaya başlanması lazım. Muhalefetin de takipçi olarak doğru bir şekilde gerçekten muhalefetini yapma zamanı. Giden ve geçen zaman geri gelmiyor. Ahir dönemde zaman çok çabuk geçiyor, bir bakmışsınız beş yıl geçmiş. “Onların ne yaptığını gördük. Peki siz koltuklarınızda boş boş oturdunuz, geldiniz, gittiniz; ne yaptınız, ne söylediniz?” diye bu halk sormayacak mı sizlere?
En son film festivalinden başlayalım. Bence tam bir fiyaskoydu. 30-40 kişi ile yapılan festivali halk adeta protesto etti. “Körler sağırlar birbirini ağırlar” cinsinden halktan hiç kimse yoktu.
Festivaller, konserler olmayacak, bu sene yapmayacağız ama seneye çok daha güzellerini yapacağız dendi ve bizzat bütçeyi yapan meclis üyemiz tarafından duyuruldu. Sayın Belediye Başkanı da kaç kez tekrarladı. Sonra art arda başarısız festival ve etkinlikler yapılmaya başlandı.
Keşke de yapılmasaydı, daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Sinema festivali geçen yıl çok güzeldi. Böyle uluslararası festivaller kapalı salonda, sonbahar aylarında olmaz. Haziran, temmuz ayında açık alanda yapıldı mı ilgi daha fazla olurdu. Yazlıkçılar gitmiş, okullar açılmış, içi doldurulmamış, saatler uygun değil gibi bu işten hiç anlamayanın bile tahmin edebileceği söyleşi tadında festival ne derece doğru? Sonuç, boşa giden paralar ve olmayacak duanın faturasının kesildiği kültür birimi. Peki, koordinatörler hiç mi başkanlarına “Bu ilçenin halkı, söyleşi olunca gelmez” dememiş?
Fanatik bazı kalemler sinemacı Murat Çengeltaş’a yazmadığını bırakmadı. Festival ondan sorulmayacakmış! Keşke de sonra teşekkür etmek yerine, önceden bir sorulsaymış sinemaya bunca emek verenlere.
Belediye içinde başkana en yakın bir gazetenin, diğer gazeteler bu nezaketi gösterip yazmazken; festivalin başarısızlığını, organizasyonun başarısız oluşunu yazması ne derece doğru? Bu söylemden başkanın haberinin olmaması mümkün mü?
Aylarca Gemlikspor’un destekçisi ol, reklamını yap, sonra maç saatlerine festivali denk getir. Hatta ekip festivalde olmak yerine maçta görünsün! Sanatçılar da festivali terk edince bu, batan gemi örneğine dönüştü.
Biraz da bana kültür biriminin başarısızlığından çok, başarısız olması istenmiş gibi geliyor. Başarı belediyeye, başarısızlık kültür işlerine. Startı veren hakem, kırmızı kartı önce ölçecek, tartacak kendisine verecek. Bütçe ile bağlarsak, malum en büyük pay kültüre. Görünüşte öyle, izahatta birçok gider ayrı tutulmamış, kültüre dahil edilmiş. Bunca yıl siyasetin uzaktan yakından içindeyim, ne takip edebiliyorum, ne aklım alıyor bu işleri. Kültürde birilerinin gözü mü var demek içimden geçiyorsa da, hadi günaha girmeyelim.
Gastronomi festivali
Dört kere üst üste yapılan gastronomi panayırı ilçeye ne kattı tartışılır. Her birine bir kılıf bulunarak inatla panayırı getiren organizatörle anlaşıldı. En sonunda evirildi, çevrildi ve hemşehri festivali de panayıra dönüştü. Bu işten 19 dernek karlı çıktı, (kahve kültürü olup, tavla okeyden, çaydan kazananları saymazsak) yıllık kiralarını ödedi. Yöresel müzikler çalındı, halaylar çekildi. Panayırı eleştirenlere inat bir kısım insan eğlendi.
Panayır esnafına ne demeli? Verdikleri para çıkmamış, zarar etmişler, bir gün daha talep etmişler. Bir günden bir şey çıkmaz, verdik gitti. Yahu ne getirdiğin mal yöresel, denetimin yok, fiyatların yüksek, kaliten yok, ne malum zarar ettiğin, hiç kimse dememiş mi onlara?
İçinde bir köy derneği, tam başında da ne alakaysa bir dernek daha var, gerisi hemşeri derneği umarım mutlu olmuşlardır. Esnafı, Esnaf Odası’nı ve diğer yazılıp çizilen şeyleri saymazsak, Belediye Başkanı da mutsuzdu sözlerinden anlaşıldığı kadarı ile. Daha önce hiç bu festivallere gelmemiş ve festivali beğenmemiş. Akıl tutulması gibi.
Uğur Başkan’ın bir sözü vardı: “Eğer yaptığım şey herkesi ilgilendirmiyor, içinde çoğunluk yer almıyorsa ben o işi yapmam.” Onca dernek içinde bir dernek, onca köy içinde bir dernek ve hemşehri derneklerinin bazılarının katılmamasına rağmen 19’u ile yapılan bir hemşehri festivali. Akılda kalan boş hemşehri çadırları, cağ döner kokuları ile bu yılı atlattık, darısı seneye. Daha güzel olacakmış, hadi hayırlısı.
Artık bir şeyler yapma saati gelmedi mi? Daha ne bekliyoruz? Fotoğraflar güzel, sözler güzel, icraat zayıf. Gecikmeye tahammülü olmayan ilçe konularına başlanmadı bile. Bir şeyler ters gidiyor.
Bu arada kısıtlı eleman, araç gereçle bir şeyler yapmaya çalışan müdürlükleri kutluyorum. Gerekli insan, araç gereç desteği olursa inanıyorum ki başarıları daha fazla olacaktır. Gerekli hizmet birimleri yerine Kent Konseyi’ne ne iş yaptığı belli olmayan bir eleman alınıyorsa bu durum da sorgulanır. Belediye içinde hala oradan oraya kaydırılan, ne yaptığı belli olmayan insanlar var.
Hizmet edip başarıya ulaşmak istiyorsan kurumlarla istişare edeceksin, gönüllü derneklerin bilgilerinden yararlanacaksın, iş gücünden istifade edeceksin.
Örneğin deprem birinci sorunumuz. MAG-DER ile neden toplantılar düzenlenmiyor, halka açık konuşmalar yapılmıyor? Deprem uzmanları adı altında birileri geliyor, Gemlik’ten bihaber konuşmalar oluyor da onlar neden bu oluşumlarda yer almıyor? Açıkçası Yusuf Yumru’nun ekibi her zaman hazır. Neden ilgi gösterilmiyor? Gece yarısı tatbikatlarında değil, onları her zaman, sık sık görmeli, dinlemeliyiz. Deprem olmadan depreme çare aramalıyız.
Gemlik sorunları çözüm odaklı bir çalışma olmadıkça, sadece konuşma ile çözülmez! Nokta.
Son yılların Gemlik modası “BAŞKAN” kelimesi. Sahi Gemlik’te kaç tane başkan var? Önceden böyle bir şey yoktu. Şimdi kimle konuşuluyorsa başkan, nerdeyse başkan olmayan kimse kalmamış. Bu kadar başkan var; başkanları Gemlik hizmetinde değil, açılış-yemek ve birbirlerini ziyaretlerde görüyoruz. Gazeteler, internet gazeteleri haber kovalamak yerine başkan peşinde. Festival, açılış, yemek, organizasyon kovalıyor. Bu sayede bilgileniyor, gitmiş kadar oluyoruz.
Ya, bir kere de “Gemlik için şunu yaptık. Halk için bunu yaptık” diye paylaşımlarınızı görelim. Biri dükkân açmış bütün başkanlar orada, üç ay sonra kapatmış yerine biri gelmiş gene orada. Kimse sormaz mı ekonomi nereye gidiyor, esnaf için ne yapalım? Tut kurdeleyi, al makası, çek fotoğrafı, her gazetede fotoğrafın boy boy yayınlansın. Reklamları izlediniz! Artık icraat deyince bu işler böyle.
Biliyor musunuz? Bitmeyen para, gitmeyen koltuk yoktur! O koltuktan biri gider, biri gelir. Önemli olan giderken bıraktığın eserinle anılmaktır.
Önümüzde Cumhuriyet Bayramı var. İnşallah her yere bayraklar asılır, dağıtılır ve gerçekten cumhuriyet hak ettiği şekilde kutlanılır. Konser açısından bakınca tartışılır, yine boş geçecek gibi görünüyor da, neyse!
Zeytin ve kitap festivali konularına hiç girmeyeceğim artık. Oluyor bir şeyler de, “Yaptık, oldu” diyerek oluyor ve iz bırakmıyorsa bence olmamıştır.
Gemlik bir tane, başka Gemlik’imiz yok. Burada yapılacak her hizmet ve bu hizmete vesile olacak kişiler halkımız tarafından minnetle anılacaktır, anılmalıdır. Artık gerekli gereksiz plaket dağıtmak yerine ilçeye kimler gerçek değer katıyor, kimler elini taşın altına koyuyor; bu değerleri korumalı, fikir birliğine varılmalı, görüş alınmalı, gerekiyorsa o kişiler onore edilmelidir. Yoksa al gülüm, ver gülüm plaket partisine dönüşür.
Siyasi liderler, STK başkanları bir araya gelmeli ve Gemlik için çalışmalara başlanmalıdır. Uğur Başkan Bursa’da çok önemli görevler aldı, Zafer Vekil Ankara’da güzel görev aldı. İki partinin vekilleri var. Uğur Başkan’dan, Zafer Vekil’den “Gemlik benim ilçem” deyip, artık Gemlik için ellerini taşın altına koymalarını bekliyoruz.
Termal Kaplıca bir an önce açılmalı. Fayton Kafe devreye girmeli. Burfaş’ın eski sahilde yapacağı kafeler artık yapılmalı. Katlı Otopark’ın üstündeki spor tesisi tamamlanıp gençlerin hizmetine sunulmalı. Celal Bayar Anadolu Lisesi’nin yeri yıkılıp bir an önce öğrencilerin kullanımına açılmalı. Çevre yolunun arkasına acilen bir okul yapmalıyız. Gemlik’in girişini rahatlatmamız gerekmektedir. Gemlik’in içindeki birçok yolu gözden geçirmeliyiz.
Gemlik’in Ankara’da bu kadar dayısı, Bursa’da dayısı varken, bu dediklerimin olmaması için hiçbir neden yoktur.
Yine söylüyorum; sadece konuşmada, yemekte, düğünde, açılışta bir araya gelip resim vermekle olmuyor. Hep bir arada yaptığınız hizmet ile resim verin. Size minnettar kalalım, saygıyla analım.
Ve şu sözü unutmayalım: “Hizmet nimettir”
Saygı ve sevgiyle kalın. Dost acı söylermiş. Dostça bol hizmetli günlere.