Parçalı bulutlu

BAŞARILISIN AMA BELKİ FARKINDA DEĞİLSİN

| Haber Girişi: 28 Haziran 2023 01:14 | Son Güncelleme: 28 Haziran 2023 01:14 A A

Çok adını anmak istemiyorum ama bende DEHB var.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu.

Çocukken aşırı uslu bir çocuktum. Bu yüzden hiç kimsenin aklına gelmedi bu sendromun olabileceği.

İlkokuldayken filan anneme şunu dediğimi hatırlıyorum: “Anne dikkatsizlikten kaçırdım ben bu soruyu.”

Yani artıyı eksi görme, yazan herhangi bir şeyi hiç görmeme gibi hatalar.

DEHB’li çocukların en etkili eğitim yöntemleri birebirde çalıştırmak. Dikkati dağıtacak unsur az olduğu için öğrenmesi kolay oluyor. İlkokuldan önce okumayı ablamla öğretmencilik oynarken öğrendiğim için ve yedinci sınıfa gelene kadar babamla çalıştığım için performansımda hiç bir düşüş olmadı ve dolayısıyla hep başarılı bir çocuktum.

Ne zaman ki yedinci sınıfta işin içine denklemler girdi, sözelci babam o matematiği anlamamaya başladı ve ben tek başıma kaldım; işler sarpa sarmaya başladı.

Odaklanamıyordum. Derste hiç bir şey anlamıyordum. Derste anlamadığım için evde çalışmak benim için eziyet oluyordu. Kendimi aptal gibi hissediyordum ama aptal olmadığımdan emindim.

Bu duyguyu size şöyle anlatayım:
Dilini hiç bir bilmediğiniz bir ülkenin, en kalabalık şehrinin, en kalabalık caddesine, beş parasız ve kimsesiz atılmak gibi bir his.

Etrafımda akıp giden bir müfredat vardı ve benim kafamın içi daima gürültülüydü. Daima…

O zamanlar böyle sendromlar çok bilinmiyordu azizim. Herkes ergenliğe bağlıyordu, tembelliğime bağlıyordu vs.

Neden sonra lise sonda artık bir doktora gitmem gerektiğine kanaat getirdik. Ve bir psikiyatrdan randevu aldık. Gidip derdimi anlattım.

Teşhis o zaman kondu işte: DEHB.

Bedensel olarak hareket etmeyi çok sevmiyor olmamın da etkisi var tabii kimsenin hiperaktiviteden şüphelenmesinde. Yıllardır kendimi hırpalamamın, kahretmemin gereği yokmuş; tembel değil, hastaymışım. Nasıl rahat bir uyku çektim o gece anlatamam. Vicdanım bebek poposu kadar yumuşaktı.

Sonra bir ilaç yazdı doktor bana o gün; organik kimya, türev, integral filan çalıştım. Kafamı özel bir alana almışlar ve etrafını ses yalıtımı yapmışlar gibiydi. Annenizin günü olur da, haşarı çocuklar evi basar ve odanızı talan eder, sonra akşam yaklaşınca hepsi çekilir gider de, evde sakince kalırsınız ya… Öyle bir rahatlık, öyle bir inanamama hali.

Neden sonra ilaçlar etkisini kaybetti. On dört ilaç denedik. En son doktor pes etti. Ben, genleri inadıyla meşhur, tüm milletlerden müteşekkil (Arnavut, Kürt, Zaza, Laz) Hatice olarak inat ettim, pes etmedim. Çareler aradım. Kimi çok mantıklıydı kimi aptalca.

Buldum mu? Hayır! 🙂

DEHB olunca insanda inanılmaz bir özgüvensizlik oluyor. O özgüvensizlikle üniversite okumamak için tutturdum. Annemler zorla okuttu. Ben mi üniversite okudum, üniversite mi benim canıma okudu bilemeden geçti yıllar.

Arkadaşlarımın, ablamın desteği ile bir şekilde bitti okul ve ben artık hiç bir akademik faaliyette bulunmamaya karar verdim. Uzun süre; sekiz yıl kadar sadık kaldım bu kararıma.

Aklımın bir köşesinde TMGD olmak vardı. Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı. Sebebi 48 ülkede geçerli bir belgeydi.

Ve benim aklımın bir köşesinde, hep başka bir ülkede yaşamak vardı. O yüzden bu belgeyi almalıyım demiştim bir zaman ama pek de cesaret edememiştim.

Geçen yaz, değerli bir abimizin verdiği coşku ve iş vaadiyle galeyana gelip eğitime katıldım. Eğitim sekiz gündü. Sabah dokuzdan akşam altıya kadardı. Ve bu sefer gerçekten bambaşka bir dil konuşuluyordu; ADR dili.

Çok zordu benim için. Kafamdan dumanlar çıkıyordu.

Bir eğitim alınca dört sınav hakkımız vardı. İlk sınavı sallamamıştım ama ikincisine iyi hazırlanmıştım. İki soruyla kaçırdım ikinci sınavı. Ne kadar ağladım, ne kadar üzüldüm anlatamam. Bir şeylerin değiştiğini düşünmüştüm ama değişmemişti; hala DEHB vardı ve hiç bir yere gitmemişti. Üçüncü sınava hazırlandım. O kadar zordu ki benim için.

Bu süreçte inanılmaz güzel insanlar tanıdım. Harika bir ekip olduk. Medeniyetten ve dayanışmadan çatlayacaktık. Onların desteği ve motivasyonu ile hazırlandım.

Üçüncü sınavı tam sınırdan geçtim; yetmiş ile. Ama kendimi yüz almış gibi hissediyorum.

Çünkü kendi adıma çok zor bir şeyi başardım.

Stresimi kontrol ettim. Masanın başında otururken kalkmamak için kendimi kontrol ettim. Korkularımı kontrol ettim.

“Ferrarisini Satan Bilge” kitabında senin için zor olan bir şey yapmalısın diyordu. Benim için en zor olan şeyi yaptım; ders çalıştım.

Artık şunu öğrendim:

DEHB gitmeyecek ama ben onunla yaşamayı öğrendim. Her ne kadar havuz problemlerinde, havuzu dolduran musluğa karşın boşaltan bir musluk varsa da, o akan suyun bir yerlerde çimenleri, çiçekleri beslediğini, belki kedilerin köpeklerin su içtiğini biliyorum. Havuzum belki saatler sonra dolacak. Olsun…

Akıp gidenlerden bir çiçeğe hayat olabilirsem ne mutlu bana.

Köşe Yazıları - 01:14 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.
MKS - Marmara Kimya Sanayi Borusan Liberal