Parçalı bulutlu

BİTMEYEN VİCDAN AZABIMDI

| Haber Girişi: 25 Aralık 2023 23:41 | Son Güncelleme: 25 Aralık 2023 23:42 A A

Bu kızın hikayesini anlatmak istiyorum size.

Bana geldiğinde beş-altı aylıktı. Köpek ısırmıştı ve tüm vücudu enfeksiyon içindeydi.

Banu Abla var bizim Kedi Annesi. O kurtarmış, tedavi ettirmiş ve yuva arıyordu.

Ben de o zaman köydeyim. Dedim “Neden olmasın ikinci bir kedi?”

Söyledim “Ben alırım” diye. Sağ olsun getirdi Banu Ablamla komşusu olan kuzenim Hanım Ablam.

İsmine “Şanslı” demiştik ölümden döndüğü için.

İlk geldiği gün kanepenin arkasından çıkmadı. Akşamına da bir yolunu bulup dışarı kaçtı. O zaman pek tecrübem yok kedi konusunda. Saatlerce aradım, bekledim. Yok. Telefona sarıldım, Banu Abla’yı aradım. Güldü, “Gelir” dedi.

Hakikaten öyle; acıkınca geldi mikrop kız.

Mikrop demişken; ilk başta kaptığı enfeksiyon hiç iyileşmedi. Nefesi hep kötü koktu. Hep köpeğin ısırdığı yerde bir yara oldu. Doktora çok götürdük, antibiyotik aldı ama iyileşmedi yavrum.

Bu arada, bir yıl boyunca ben uyanıkken asla yanıma gelmedi. Ama uyandığımda ya kafamda, ya midemde ya da göğsümde buldum onu.

Diğer kedimi hunharca sıkarak severdim, kafasını ısırırdım. O beni cırmalardı ama Şanslı korkup kulaklarını kısardı. Ben de kıyamazdım, hep insan gibi severdim O’nu. Hatta bir gün ablam sordu; “Şanslı’yı sevmiyor musun?” gibilerinden.

Bir yılın sonunda, ben uyanıkken de yanıma gelmeye başladı Şanslı Hanım. Kucağıma gelirdi, sırnaşırdı vs.

O arada kedilerim çoğaldı benim tabii ama Şanslı hep hastaydı. Biz de maddi olarak biraz zor zamanlar geçiriyorduk. Elimizden geleni yapıyorduk ama yeterli gelmiyordu.

En son kayınvalidemin hastalığı sebebiyle İstanbul’a gitmemiz gerekti. Kedilerimi ne yapacağımı çok düşündüm. Çok kişiye danıştım. Köyde, doğal ortamlarında bulunmalarının daha iyi olacağına kanaat getirdik en son. Hepsi avlanabiliyordu, sağlıklıydı. Ama Şanslı avlanamazdı, çok hastaydı ve özel bakıma ihtiyacı vardı. Banu Abla yetişti, tedavisini yaptırdı. Dişlerini çektirdi. Çünkü hepsi çürümüştü ve enfeksiyonluydu. Sadece iki dişi kalmıştı. Bitmeyen vicdan azabımdı.

Mecbur İstanbul’a götürdük. Kayınvalidem kemoterapi aldığı ve sıkıntılı bir süreç yaşadığı için beraber kalıyorduk. Zemin katta olduğu için ev, dışarıda bakıyorduk. Köydeki alışkanlık; hep pencerede dururdu yavrum. Yine hastaydı; hep hastaydı, hep tedavi ettirmeye çalıştık ama olmadı.

Sonra kış geldi. Eve alamıyorduk; yer yapmıştık, oraya gitmiyordu. Bitmeyen vicdan azabımdı.

Sonra başka bir kedi annesi var; Sibel Abla. Bizim de annemiz sayılır. “Havalar ısınana kadar sende kalabilir mi abla?” dedim. Elimden aldı kedimi. Bu bana iki senede zor alışan hain evlat da Sibel Abla’ya iki saat içinde alıştı.

Kışı geçirmek için gitti, ömürlük yuvasını buldu. Kalan son iki dişini çekmeyi uygun gördüler öbür kedi annesi Melike ve veteriner ekibi. O iki dişi gittikten sonra enfeksiyonu tamamen bitti. İyileşti.

Sevgi dolu bir yuvası var şimdi. “Şanslı” deyince bakmıyormuş, “Duman” oldu ismi.

Ettiğim tüm dualar kabul oldu. Mis gibi bir annesi ve ablası var kızımın. Yuvası sıcacık. O kadar mutluyum ki O’nun adına.

Mutlu son değil, mutlu bir başlangıç şimdi. Ne güzel!

“Dünya Cennetin olsun yavrum. Mamaya ve sevgiye doyasın” demiştim hep. Oldu şükür! Tüyleri adedince…

Bitmeyen vicdan azabımdı.
Bitti.

Köşe Yazıları - 23:41 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.
MKS - Marmara Kimya Sanayi Borusan Liberal