CUMHURİYET 100 YAŞINDA
Evet canlar…
Lazı, Kürdü, Çerkezi, Alevisi, Sunnisi uzun bir mücadeleden sonra birlik, beraberlik, kardeşlik içinde, hepsinin tek derdi olan; vatanını namertlerden kurtarıp, kanlarıyla renk verdikleri bayrağının göklerde, ezan sesinin minarelerde okunmasını sağladılar ve bize bu cennet vatanı bıraktılar.
Atatürk ve silah arkadaşlarının bu mücadelesini -vatanını, bayrağını korumak için vermiş oldukları bu mücadeleyi- tüm dünya hala konuşuyor. Atatürk’ün ve komutanlarının dahice planları ve sonunu düşünmeden bu planları birlik içinde uygulamaları hala birçok ülkede konuşulmaktadır. Atatürk’ün liderliğinin, üstün zekasının tartışılması konu bile olamaz. Savaşlardan sonra toplanan meclisler ile ülkenin toparlanıp güçlenmesi, halkın refah ve huzur içinde yaşamaları, rahat ve huzur içinde ibadetlerini yapmaları için ellerinden geleni yapmışlardır.
Bu birlik ve beraberlikte askerler, imamlar, akademisyenler; çiftçisi, esnafı, kadını, erkeğiyle halk; ırk, dil, din ayrımı yapmadan birleşip ortak kararlar almışlardır. Bu birlik beraberliğin tek hedefi vardı; kurulan CUMHURİYETİN ve yapılacak olanların günümüze kadar yaşaması ve kalması…
Kısa dönemde kurulan fabrikalar, bankalar, okullar, hastaneler, diyanet her şey halk için, insanların huzur içinde yaşamaları içindi.
Kimsenin mal, mülk, para, çıkar, koltuk derdi yoktu. Sağcı, solcu yoktu. Alevi, sünni; Laz, Kürt, Gürcü, Abhaza hep kardeşti.
Ve o zorluklarla kardeşlik, birlik içinde kurulan, kalkınan, düzenli ordusunu kuran, diyaneti kurup sağlıklı ibadeti sağlayan, üniversiteleri, öğretmen okullarının açılmasını sağlayıp, geleceğin kültür seviyesi yüksek insanlarını yetiştirmenin çabasında olan dedelerimizin, nenelerimizin, mücadele eden komutanlarımızın ruhları rahat mı, huzur içinde yatıyorlar mı? “İyi ki, mücadele edip düşünmeden canlarımızı verdik, o zorlukları çektik” diyorlar mıdır acaba? Yoksa bizim bugünkü halimizi görüp “Bunlara değmezmiş” mi diyorlar?
Yüz yaşına giren cumhuriyetle on yaşındaki cumhuriyetin arasındaki farka bakalım. Ne düşündüklerini en cahilimiz bile anlar.
Biz Türk Milleti, elimizdeki değerlerin kıymetini kaybedince anlıyoruz ama iş işten geçmiş oluyor. Çünkü biz ‘keşke’ci toplumuz ve ders çıkarmasını BİLMİYORUZ.
Vatan, bayrak, ezan kutsallarımız. Bu kutsallarımız şahısların ağzından çıkacak iki kelime ile ölçülüp değerlendirilmemeli. CUMHURİYET nasıl kuruldu, hangi şartlarda kuruldu unutmamalıyız.
Yüz yılda neler geldi, neler gitti? Ne bayrak indi. Ne ezan sustu. Ne vatan bütünlüğümüz kayboldu.
Kişiler yaptıklarıyla, eserleriyle anılır. Bugün ATATÜRK’ü ve o gün mücadele eden herkesi rahmetle, şükranla anıyoruz. Bıraktığı eserlerin birçoğunu kaybetsek de asıl olanlarına; cumhuriyete, bayrağa, vatana sonuna kadar sahip çıkacağımıza ve bu eserler için canımızı vereceğimize inancım tamdır. Kaybettiğimiz değerlere gelince; inanıyorum ki, gelecek olan nesil cumhuriyet meşalesi, aydınlığı altında daha iyisini yapacaktır.
Yazımı bitirirken, kurmuş olduğu Diyanet’in Atatürk’ün ve cumhuriyet şehitlerinin adlarını anmamasını kınıyorum.
ATATÜRK VE O GÜN CUMHURİYET İÇİN SEVE SEVE CANLARINI VEREN TÜM ŞEHİTLERİ RAHMETLE ANIYORUM. RUHLARI ŞAD, MEKANLARI CENNET, KABİRLERİ NURLA DOLSUN İNŞALLAH.
Nice yüz yıllara!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
Ne mutlu cumhuriyete, vatana, bayrağa, ezana sahip çıkanlara…
Kalın sağlıcakla.
-
Rusya’dan Suriye’ye Gözdağı
-
Meteoroloji’den İstanbul’a Uyarı!
-
Sıkıyönetim ilanı Güney Kore’yi karıştırdı!
-
Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu
-
Mudanya BESAŞ Satış Fabrikası Açıldı
-
İstanbul’da en fazla olayın yaşandığı ilçe belli oldu
YORUM BIRAK
YORUMLAR
-
Mustafa yılmaz 9 Kasım 2023 20:43
Hayırlı olsun başarılar diliyorum.