Parçalı bulutlu

EKONOMİDE YENİ DÖNEM. KURDA BEKLENTİ. İKİLEMDE OLAN GAZETECİLER VE SANATÇILAR

| Haber Girişi: 28 Haziran 2023 01:23 | Son Güncelleme: 28 Haziran 2023 01:23 A A

28 Mayıs seçimleri sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Güçlü bir ekonomi için güven ve istikrar” diyerek Mehmet Şimşek’i tam yetkili Hazine ve Maliye Bakanı olarak atadı. 2009-2015 yılları arasında Maliye Bakanı, 2015-2018 yılları arasında ise Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Mehmet Şimşek, kurumsal bağımsızlığa, bütçe disiplinine, ekonomik reformlara ve Ortodoks politikalara olan inancı ile bilinen bir isim.

Yaşanan ekonomik sıkıntılardan sonra Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında seçeneği kalmadı. Bakan Şimşek, “Kurala dayalı Türkiye ekonomisi, özlenen refaha dönmede önemli. Makro finansal istikrarı öncelik hale getireceğiz. Zaman kaybetmeden çalışmaya başlayacağız. Enflasyonu hemen tek haneye düşürmeye çalışacağız açıklamasına baktığımızda Ortodoks modele geri döneceğiz diyor. Kurallara dayalı ekonomi. Makro finansal istikrarı önleyeceğiz diyor. Bu cümleler bilmediğimiz şeyler değil. Şimdiye kadar çok fazla denedik. Heterodoks denedik. İstikrarı olmayan, seçime giderken mikro çalışmalarla, manuel yöntemlerle, yapılan ara regülasyonlarla ilginç bir modelle geldik. Bakan Şimşek’in önünde birtakım problemler var 1. Enflasyon. 2. Ödemeler dengesi. 3.Para politikası. 4. Heterodoks ile gelen regülasyonlar var. Onların düzelmesi lazım. Yabancıları çekmemiz lazım.

Ekonomide rasyonel zemine dönüş başladı. Üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi modelini hayata geçiren Türkiye’nin yeni dönemdeki yol haritasını belirleyen acil eylem planında üç unsur; teknolojik atılımın sürmesi, katma değerli ürün ihracatının artması ve turizm gelirleri yer alıyor. Yeni yönetimin etkisiyle kısa sürede 100 milyar dolarlık yatırım hedefleniyor. 22 Haziran Perşembe günü yeni ekonomi yönetiminin test edilecek bir faiz kararı var. Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ilk kez Para Politikası Kurulu toplantısına başkanlık edecek. Faizin arttırılması konusunda birçok söylemler var. Yüzde 20 diyen de var, yüzde 25 diyen de var. Ne var ki, düşük faiz politikasından Faiz artış politikasına geçişte faiz artışı yüzde 25’leri bulmaz. Bu doğru bir yaklaşım değil. Bana göre yeni yönetimin inandırıcılığını yok etmek için yapılan bir manipülasyon. Evet faiz artışı olacak. Yüzde 8,5 olması beklenen faiz artışı önümüzdeki ay da devam edecek.

KURDA BEKLENTİ VE BORSADA SON DURUM

Yatırımcı gelip hemen üretime girmez. Ama kısa denemde hızlı çözümler. Para borsaya, eurobondlara gelir. Ülkeye rezervlerin gelmesi öncelik olacak. Dolar 23,60 TL oldu zaten. Kur zaten artmaya başladı. Dolarda yükselişin devam edeceğini öngörüyorum.  Dış ticaret açığının önüne geçmek için doların artması lazım. Kurun yukarı çıkması lazım. Ve buna izin verdiler. Peki ne kadar gider 24-25’leri konuşuyorduk. Bana göre 27-28 TL’yi görür. Kademeli olarak yukarıya çıkış olması lazım.

TCMB’nin faiz kararı ve sonrasında piyasaya etkileri takip edilecek. Faiz artışının; talepte ve ekonomide soğuma, TL’ye değer kazandırma, ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak kredilerde sıkılaşma ve enflasyon hızında düşüş gibi bazı sonuçları beraberinde getirmesi muhtemel. Faiz kararıyla piyasaların Mehmet Şimşek’e tanıdığı kredinin sınırları da test edilecek. TCMB tarafından yapılan döviz satışlarıyla döviz kurları baskı altına alınırken özellikle ihracatçıların yakınmaları haber akışlarının içinde yer almıştı. Ayrıca yabancı yatırım bankalarının raporlarında kurlarda yukarı hedefler veren değerlendirmelere sıkça rastlamıştık. Piyasaların kur artışıyla ilgili beklentileri bu anlamda karşılanmış oldu.

Yeni yönetim, ikiz açıklar (cari ve bütçe) gibi ciddi bir sorunla işe başlayacak. TCMB rezervlerinin durumu malum. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı, zammı takip eden sabit gelirli ve emekliler gibi başkaca çözüm bekleyen noktalar mevcut. Şartların ve sorumluluklarının ağır olduğunu Bakan Şimşek biliyor ve bunu açıkça dillendirmişti. Halktan yeni güvenoyu alan bir hükümet yanında olacak. Bu açıdan piyasa şartlarının ve ekonomi biliminin gereklerinin uygulanması konusunda desteği var. İç ve dış piyasalar da ilk tepkilere göre bir kredi tanımış durumda.

Borsa İstanbul’da kâr satışlarına rağmen çıkış eğilimi korunuyor. Döviz kurları ve gösterge tahvil faiz oranlarında da yükseliş hâkim. Birbirine alternatif iki piyasanın (para ve sermaye) aynı yönde hareket etmesi bazen piyasa şartları gereği olabiliyor. Bulunduğumuz dönem de öyle bir süreç. Bu görünüme sebep olan gerekçe, seçim sonrası gelen yeni ekonomi yönetimi ve politika değişikliği olasılığı. Bu açıdan 22 Haziran’daki TCMB toplantısı ve faiz kararı değişikliğin ilk eşiği gibi görülüyor. Beklentiler, faiz artışlarının başlayacağı yönünde. Agresif mi, yoksa ılımlı mı olacağı konusunda net görüş oluşmuş değil.

İKİLEMDE OLAN GAZETECİLER VE SANATÇILAR

Batı ülkelerinde seçim yapılır ve biter. Bir gün sonrasında herkes günlük hayatına devam eder. Bizde ise maalesef tam tersi. Seçimler bitti, sonuçlar ilan edildi, yeni hükümet kuruldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yurt dışı ziyaretlerini yaptı, Haftalık Bakanlar Kurulu toplantısını yaptı. Ne var ki, sandıktan çıkan sonucu hâlâ hazmedemeyenler var. Millet ittifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlunun kaybetmesine bahaneler üreten, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy atanlara ise maalesef ağza alınmayacak ifadeler kullananlar oldu. Batı ülkelerini örnek veriyorlar ama kendileri hiç örnek almıyorlar. Seçim bitti artık gündelik hayatımıza devam edelim.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na bırakması yönünde baskılar var. MYK üyelerini ve sonrasında Danışmanlarının işine son veren ve “Ben buradayım”  diyen Kılıçdaroğlu’na seçim döneminde açıktan destekleyen bazı gazeteciler ve sanat camiasındaki isimler çıkmazın içindeler. Örneğin Fatih Portakal, Uğur Dündar ve İsmail Saymaz.  Seçim döneminde Türkiye’nin yeni lideri” dedikleri Kılıçdaroğlu’na bu günlerde ayar vermeye, had bildirmeye çalışıyorlar ve yerden yere vuruyorlar. Kısacası CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun kellesini istiyorlar.  Yılların gazeteci Dündar, Saymaz ve Portakal’a sormazlar mı Siz, Kılıçdaroğlu ile birlikte kader birliği yapmadınız mı Birlikte çalışmadınız mı Evet siz seçim döneminde yalan ve yanlış anlatarak gerçekleri söylemekten kaçındınız. Siz gazeteciler başta olmak üzere Ekrem İmamoğlu’nun da, Mansur Yavaş’ın da, Yedili Masada oturan Liderlerin de kabahati var. Seçimin kaybedilmesinde tek suçlu Kılıçdaroğlu değildir. Siz gazeteciler Cumhurbaşkanlığı koltuğuna otursaydı hak bile iddia ederdiniz, İmamoğlu güzellemesi yapardınız. TDH Lideri Sarıgül’e bakın Erzincan’da çalıştı ve seçilerek Meclis’e girdi. Altılı masada bulunanlar gibi CHP’den hemen ayrılmadı ve CHP’de kaldı. Sizler gibi Kılıçdaroğlu’na saldırmadı.

Peki, sanat camiasına ne demeli?

Gerçek sanatçılar kendi toplumlarının veya başka toplumların yaşamlarını bozacak, huzurlarını kaçıracak çalışmalara imza atmazlar. Yasadışı işlere girişmez, kimseyi hor görmezler. Cehaletle alay eden filmler çekmez ve kitap yazmaz. Batı ve ABD başta olmak üzere ödül almak uğruna ülkesini kötülemez ve şikayet etmez. Bir şarkıcı, oyuncu siyaset yapar, politik tavır sergiler. Kimse de itiraz edemez. Ancak siyasi tercihlerinden dolayı halka öfke besleyemezler. Oyuncu Eda Ece’ye bakıyorsun içindeki nefreti kusuyor. Melek Mosso, Merve Dizdar ve Asiye Dinçsoy gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Anlaşılan sanat camiasının bir kısmı seçim travmasını atlatamayacak. Travma yaşayan bu tip sanatçılar bırakın toplumun aynası olmasını, kendilerine bile hayırları olmaz.

Kalın sağlıcakla…

Köşe Yazıları - 01:23 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.
MKS - Marmara Kimya Sanayi Borusan Liberal