KENTSEL DÖNÜŞÜM ZULMÜ
Bilindiği üzere ülkemiz deprem kuşağında yer almaktadır. Yüz ölçümünün büyük bir kısmı deprem tehlikesi altındadır. Deprem açısından böylesine riskli bir durumda olan ülkemizdeki yapılar ise ne yazıktır ki deprem tehlikesiyle çelişir biçimde dayanıksızdır. Bu nedenle hem riskli alanlarda bulunan yapıların hem de kendisi riskli durumda olan yapıların bir an önce dönüştürülmesi gerekmektedir.
Bu dönüşümün gerçekleştirilmesi için Kentsel Dönüşüm Kanunu adıyla bilinen 6306 sayılı Yasa çıkartılmıştır. Ancak bu yasada bazı eksiklikler ve haksız hususlar mevcuttur.
Haksız uygulamalara sebebiyet veren hususlardan birisi, kanuna göre riskli yapının dönüşümüne karar verildikten sonra kat maliklerinin 3’te 2’si tarafından alınan kararın ve bu karara istinaden imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, hukuka veya hakkaniyete uygun olup olmadığının denetlenememesidir. Bu sebeple karar alabilecek yeterli sayıya ulaşan kat malikleri, azınlıktaki kat maliklerinin haklarını zedeler biçimde sözleşmeler imzalayabilmekte, haksızlığa uğrayan azınlıktaki kat malikleri ise bu adaletsiz sözleşmelerin iptalini veya düzeltilmesini idareden veya mahkemelerden isteyememektedirler. Zira kanun, çoğunluğun kararına katılmayan azınlığa karara katılmak üzere süre verilmesini aksi halde arsa paylarının satılmasını, alınan karar ister haksız ister yasaya açıkça aykırı olsun bir itiraz haklarının olmadığını söylemektedir.
Örneğin; kentsel dönüşüme tabi, 6 dairenin olduğu bir apartmanda, 4 dairenin kat maliki ortak bir karar alıp, yenilenen apartmandaki bütün daireleri kendilerinin olacak, kalan 2 kat malikine ise hiçbir şey verilmeyecek şekilde bir sözleşme imzalasalar, bu sözleşme yasaya göre geçerlidir! İnanması imkansız olsa da durum bu şekildedir. Adaleti sağlamak için çıkarılması gereken bir yasa, insanların haklarının gasp edilmesine neden olmaktadır. İşte bu derece korkunç bir zulme sebebiyet veren bu yasada, bu zamana kadar yaşanan onca hukuksuzluğa rağmen bir değişikliğe gidilmemiş, haksızlığa uğrayan kat maliklerinin çektiği zulme sessiz kalınmış, haksızlığa uğrayan daire sahipleri müteahhitlerin ve müteahhitlerle işbirliği içinde hareket eden kat maliklerinin insafına bırakılmıştır. Netice olarak haksız bir sözleşmeyi imzalamaya mahkûm edilen kat maliklerinin itirazları dikkate alınmak yerine, arsa payları satılmış ve böylece seslerinin kesilmesi yoluna gidilmiştir.
Anayasa Mahkemesi yasadaki bu boşluktan kaynaklanan haksızlığa uğramış bir vatandaşın davasında, çoğunluk tarafından alınan kararın hakkaniyetli olup olmadığının incelenerek hareket edilmesi gerektiğine karar vermiş ise de uygulamada bu karar idare tarafından dikkate dahi alınmamakta, çoğunluk tarafından alınan kararın hukuk ve hakkaniyete uygun olup olmadığı denetlenmemektedir. Ve hatta denetlenmeyeceği de bakanlığın bir görüşünde açıkça ifade edilmiştir. Bu tutumu sadece idare değil birçok mahkeme de aynı şekilde sürdürmektedir. Bu mahkemeler, idare tarafından alınan satış kararını durdurmamakta, haksız sözleşmeleri imzalamayan kat maliklerinin arsa paylarının satılması işlemlerini iptal etmemektedir. Özetle devlet vatandaşına, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen “Bu sözleşme haksız olsa da seve seve imzalayacaksın, imzalamazsan arsa payını satarım.” demektedir.
Elbette bir yasa çıkartıldığında bazı eksikliklerinin, hatta haksızlıklarının da olması muhtemeldir. Ancak hukuk devletinde bu tür hukuka aykırı hususlar ya yasama ya da yargı tarafından düzeltilir. Böylece vatandaşların adaletle yaşaması sağlanır. Ne yazık ki 10 seneyi aşkın süredir yürürlükte olan ve birçok haksızlığın yaşanmasına sebebiyet vermiş olan Kentsel Dönüşüm Kanunundaki bu hukuksuz durum düzeltilmemiş, birçok kat malikinin kentsel dönüşüm sebebiyle mağdur olmasına neden olunmuştur. Hatta bu zulme boyun eğmeyen kat malikleri, deprem tehlikesi ve insan sağlığını hiçe saymakla suçlanarak, kendilerine yapılan haksızlığa göz yummaya zorlanmıştır.
Kentsel Dönüşüm Yasası sebebiyle yaşanan bu adaletsiz durumun, yasada yapılacak bir değişiklikle giderilmesi gerekmektedir. Hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Hem böylece daha uygulanabilir bir yasa ile kentsel dönüşüm daha da hızlanacaktır.
-
Rusya’dan Suriye’ye Gözdağı
-
Meteoroloji’den İstanbul’a Uyarı!
-
Sıkıyönetim ilanı Güney Kore’yi karıştırdı!
-
Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu
-
Mudanya BESAŞ Satış Fabrikası Açıldı
-
İstanbul’da en fazla olayın yaşandığı ilçe belli oldu