SİNEMALI YILLAR – 2
Engin Bulut anlatıyor:
Babam, 1939 yılında Gemlik’te doğmuş. Dedem Karacaali Köyü’nden “Motorcu Amca” lakabı ile bilinen İbrahim Bulut. Fenerbahçe amblemli Bulut motoru ile Gemlik, Manastır, Kumla, Karacaali arasında yolcu taşıyor. Babam üç kardeşin en küçükleri.
1953 yılında 13-14 yaşlarında Atlas Sineması’nın önünde babaannemin yaptığı Şam tatlılarını satmaya başlıyor. Amcam Sunğipek Fabrikası’nda işe girince bu iş babama kalıyor. Tatlılar öyle beğeniliyor ki!
Daha sonra geliştirdiği tarifle kendi imal ederek satıyor. Bir teneke kutusu var, kazandıklarını burada biriktiriyor. Sinema ile tanışması o yıllara dayanır. Sonrasında yol arkadaşlığı yapacağı Yavuz Yalazan ile sinemanın büfesinin işletmesini alıyorlar.
Sinemanın yer sahibi Avcı Hüseyin. Atlas Sineması’nın işletmecisi de Şevket Bey. Balıkpazarı’ndaki sinemanın yeri daha önceleri pehlivan güreşlerinin yapıldığı bir arsaymış. Hüseyin Avcı önceleri orada bir yazlık sinema işletiyormuş. Sinemacı Şevket de çalışanlardan biriymiş. Bir gün yağmur yağınca film oynatılmamış. Şevket Bey, babam ve Gemlik’in gençleri Ali Kadri’nin kapısına gidip ondan sinema yapması için bağırarak istekte bulunmuşlar. 47 yılında yapımına başlanan Atlas Sineması 1951 yılında açılmış.
Sinemacı Şevket
Bir süre sonra Şevket Bey ekonomik nedenlerle kendine bir ortak arıyor ve babama ortaklık teklif ediyor. İşte kutu açılıyor, şartlar zorlanarak babam sinemaya ortak oluyor. Bu arada Atlas Sineması’nı ortağı ile işletirken Sunar Sineması’nın da işletmesini alıyor. Bu kez tek başınadır. Adını değiştirerek İnci Sineması yapıyor. Sunar Sineması’nın daha önceki işletmecisi de Fuat Bey. Fotör şapkalı, kravatlı, kumral, temiz giyimli biri.
1967 yılında Şevket Bey’in Avcı Hüseyin ile yapmış olduğu sözleşme bitiyor. Hüseyin Bey kiralarını muntazam ödeyen babamdan çok memnun olduğu için, daha yüksek ücretlerle sinemayı kiralamak isteyenler olmasına rağmen, Atlas Sineması’nın işletmesini babama tek başına veriyor. Atlas Sineması’nın alt salonu tahmini 600 kişi, balkon 150 kişi, sağlı sollu üç loca altışar kişi alıyor. Localar Gemlik Kaymakamı, ileri gelenler tarafından önceden ayrılarak hep dolu oluyor.
Sinemanın yan tarafında bilardo salonu ve çeşitli esnaf dükkânları bulunuyor. Üst katları ise bir bütün halinde Atlas Sineması’nın yazlık salonu. O yıllarda Gemlik’in nüfusu 6-7 bin civarında. Çalışan memur çok az. Babamlar zaten sinema anonsu için mahalle mahalle dolaşıyor. Belediye Başkanı rica ediyor “Belediye anonsunu da siz yapar mısınız?” diyor. Sinema arabasından belediye anonsları da yapılıyor. Hatta babamla iyi dost olan Nejat Uygur sık sık Gemlik’e sahne almak için geldiğinde 55-56 Chevrolet ile kendi sesinden bu anonsları yapıyor. Araba ile anons yapılmadığı dönemde ise sinemacılar sırtlarına tahta bir tabela alır, üzerinde filmin afişi, bir boru ile anons yaparlarmış.
Gemlik’in asıl merkezi Balıkpazarı civarı. Caminin olduğu yer minibüs garajı. At arabacıları da oradaymış. Balıkpazarı’nda kahvelerin olduğu yerde balık hali varmış. İnci Sineması da Atatürk Okulu’na gelmeden şimdiki Karagöl Market’in olduğu yerin yanında. Arka tarafında o sinemanın da yazlığı bulunuyormuş. Sinemanın içinde gündüz seansları bittikten sonra sandalyeler dışarıya çıkar, sinema makineleri sökülür, yazlık sinema hazırlanır, hava müsait olduğunda bu zor ve zahmetli durum yaz boyunca devam edermiş. Hatta mahallenin gençleri sinemaya sandalye taşıyarak ücretsiz girermiş.
Birçok sanatçı ve tiyatro grubu sinema sahnelerinde Gemlik halkı ile buluşmuş. Hatta Adnan Şenses Atlas Sineması’nda perdeci olarak çalışırken bir sanatçı gelmeyince sesi güzel olduğu için sahneye çıkınca çok beğenilmiş ve buradan ünlenmiş. Bunu da çıktığı programlarda anlatırmış.
Babam eğitime de önem verirdi. Gemlik Lisesi yapıldıktan sonra arka tarafına spor salonu yapılması için temel atılıyor ama ekonomik nedenlerle başlanamıyor. Belediye Başkanı ve Kaymakam babama rica ediyor, sinema biletlerinden bu iş için pay ayrılıyor, babamın ve hayırseverlerin katkıları ile salon tamamlanıyor.
Babam filmleri İstanbul’dan alır, taksici Paşabahçe’nin arabası ile Yalova’ya gider, gemi ile Beyoğlu’na geçerdi. Filmler tekerlek şeklinde kutularla parça halinde 5-6 kutu olur, bu kutular daha sonra film bobinlerine eklenirdi. Kar kış demeden sırtında çuvalla film bobinlerini taşıyarak Gemlik’e getirirdi. O zamanlar Gemlik’in nüfusu az olmasına rağmen sinema çok revaçtaydı. Yerli filmleri daha çok babam getirirdi. Bayan matinelerinde seyirci rekorları kırılırdı. Hatta Yavuz amca genelde kapıda olur, bayanlar el üstünde kaldırır, onu sinema salonuna sokarlardı.
Babam ile Yavuz amcam genç yaşta sinema büfesinde çalışmaya başladıktan sonra yolları hiç ayrılmadı. Yavuz amcanın okuma yazması yok. 1938 doğumlu. Daha önce gazoz fabrikasında çalışmış. Tüm sinema hayatı boyunca Yavuz amca hep yanındaydı. Gün geldi, maaş bile almadığı zamanlar oldu. Babam genelde sinema içinde ve makine dairesinde, o hep kapıda durur, seyirci daha çok onu tanırdı. Bizim iyi ve kötü zamanlarımızda hep yanımızda oldu.
1980 ihtilalinden sonra televizyonun hayatımıza girmesi ile sinema yavaş yavaş popülerliğini yitirmeye başlar. Sadece çok iddialı filmler iş yapardı.
1984 yılında babam Kumla’ya yazlık sinema açmaya karar verir. O zamanlar Kumla çok rağbet gören bir tatil merkezi. Üç tane de sineması var. Kavlak ailesi (Kadir Kavlak, Ruhi Kavlak’ın) sinemaları Yeni Seçkin ve Yalı Sineması, bir de yunusların ilerisinde Halil Bey’in 900 kişilik Site Sineması vardı. Babam da iskelenin Gemlik tarafına doğru Kent Sineması’nı kurdu. Sinemanın açılışı İlhan İrem konseri ile başladı.
Kışın sinemalar iş yapmıyordu. Türkiye’nin her yerinde sinemalar kapanmaya başlamıştı. Bu geçiş döneminde Gemlik’teki sinemayı kına ve düğünlere kiralıyorduk. Hatta bir dönem halı sahaya bile çevirdi. Yine de pes etmedi. Sadece yazlık sinemadan kazanarak ve ek işler yaparak bu sancılı süreci atlatmaya çalıştı.1990’lı yıllardan sonra Amerikan filmleri furyası başladı. Bu filmler konuları, görsel efektleriyle ilgi çekiyordu. Bu süreç 10 yıl kadar devam etti. Artık yerli film çıkmamaya başladı. Orhangazi’de Atlas, Emek gibi üç sinema vardı, kapandı. Kumla olmasaydı babam da dayanamazdı. Tabii bunun da bedeli bize ağır oldu. Manastır’da büyük bir zeytinliği Kumla’yı açabilmek için sattık.
1995 yılına kadar sinema neredeyse bitmiş durumdaydı. Koreli firmalar Türkiye’ye girerek sinema salonlarını satın aldılar. Yapımcı ve sanatçılara ortaklık teklif ederek yerli filmlere yatırım yaptılar. Yerli filmlerin maliyeti yabancı filmlere göre daha düşüktü. Sinema sektörü biraz canlanınca babam artık yeri kendine ait bir sinema yapmak için arayışlara başladı. Ailesinin mal varlıklarından bazı yerleri satarak halasının oğlu ile ortak 376 metrekare bir arsa aldı. İnşaata başlayacakken 1999 depremi oldu, sinema hayalimiz ertelendi. 2004 yılına kadar bina ruhsatları durduruldu. Babam Atlas Sineması’nın sinema perdesinde futbol kulüplerinin maçlarını göstererek bu süreci de atlatmaya çalışıyordu. İnşaat ruhsatları verilmeye başlayınca Gemlik Katlı Otoparkı ile eş zamanda biz de sinemamızı deprem yönetmeliğine uygun ve sinema olabilmesi için %50 demir ve beton kat sayısı artırılmış olarak yaptık.
Sinema makineleri komple değişti. Maddi değeri çok yüksek dijital makinelere geçildi. Daha önce kullandığımız hiçbir sistemimiz işe yaramadı. Bize ağır bir külfet getirdi. Altı yedi yıl krediler ve yardımlarla bu dönüşümü de gerçekleştirebildik. Sinemanın, düşündüğümüz maliyetin çok üstüne çıkması, istemememize rağmen sinemanın üstüne yaptığımız katı da satmamıza neden oldu.
Dijital filme geçiş yeni sorunları da beraberinde getirdi. Filmler hard disk ile gelmeye başladı. Aldığımız filmlerin oynama sürelerini şirketler artırdı. Belli bir süreyi zorunlu tuttu (20 gün, 1 ay). Sinema salonları küçülerek cep sinema salonuna dönüşmeye başladı. Filmleri, şirketlerin aynı zamanda çıkararak çakıştırması buna neden oldu. Biz de sinemamızda üç salon olarak hizmet vermeye başladık. Bu da aslında yeterli değil.
2017 dijital beş salon olarak Orhangazi halkını yeniden sinema ile buluşturduk. Biz de çocukları olarak babamın desteği ile üç erkek, bir kız kardeşimle sinemaya emek veriyoruz. Sinema salonları özel statüye sahip olduğu için ancak AVM’lere açılabiliyor ya da sinema olacak şekilde inşa edebiliyorsunuz. Gemlik’te hiç kapanmadan sinemacılık devam ettiği için insanlar bunun eksikliğini göremediler. Bölgemize baktığımızda 180 bin nüfuslu Gölcük’te, 100 bin nüfuslu Bozöyük, Kütahya, Tavşanlı gibi ilçelerin hiçbirinde sinema yok. Türkiye’nin %98 ilçesinde sinema salonu bulunmamaktadır.
Yazlık sinema olarak bildiğim kadarı ile Marmara Bölgesi’nde kalan tek sinema bizim Kumla’daki sinemamız. Beş yıldır para kazanmamasına rağmen devam ettirmekteyiz. Biz çocukları olarak babamıza geçen yıl “Baba yaşın 80 oldu. Beş senedir kirası bile çıkmıyor. Kapatalım artık.” dediğimizde babam, “O sinema benim namusum. İnsanlar namusuna sahip çıkar” dedi ve Yavuz amcayı “Al anahtarı git, sinemanın otlarını temizlet” diye Kumla’ya gönderdi. 2019’un yazında da sinemayı böylece açtık fakat çocukların arka çalılıkta yaktığı ateş ile sinema yandı. Dijital makinemiz de zarar gördü. Buna rağmen, makineyi tamir ettirip zararı gidererek babam, yine arife gününe yetiştirerek sinemayı açtırdı.
Bizim kültürel anlamda önemli bir hizmet yapmamızın yanında babamın değimi ile çocuklara da bakıcılık yapmaktayız. Aileler, hiçbir yere güvenip emanet edip bırakamayacağı çocuklarını, bir işleri olduğunda sinemaya bırakıp gidip gönül rahatlığı ile işlerini yapabiliyorlar. Hatta köylerden gelenler düğün alışverişlerini bile çok zaman bu şekilde yapıyor. Kültür Bakanlığı ile yapılan anlaşma neticesinde okullar toplu halde çocukları sinemaya getiriyor. Biz çok cüzi bir paraya (Rafadan Tayfa gibi) film izlettiriyoruz.
Bize kalan para temizliği karşılamamasına rağmen amaç, çocukları sinema ile buluşturmak ve bu kültürü kazandırmak. Babam ömrü boyunca sinemadan kazandığını yine sinemaya harcadı. Zaman zaman bu yatırımları ile daha farklı işler yaptığında kazancının fazla olacağını bilmesine rağmen sinemasından ayrılamadı.
Talihsiz bir deniz kazasında ağır yanık ile hastaneye kaldırıldım. Benim bu durumum babamın zaten yorgun olan kalbini üzmüş olsa gerek, bu olaydan iki gün sonra sinemasında hayata gözlerini kapadı.
Bizlere şaka ile takılır, “Biz ölünce Yavuz amcanız ile orada da sinema yapmaya devam edeceğiz” derdi. Sinema onun her şeyiydi. Bizlere de vasiyeti, bu mesleği tüm zorluklara rağmen kendisi gibi devam ettirmemiz, bırakmamamız yönündeydi. Belli ki sinema Yavuz amcanın da yaşama sevinciydi. Engin Bey, Yavuz amcalarının onlar için ne kadar değerli olduğunu, onu babalarının bir hatırası olarak köşede görmekten ne kadar mutlu olduklarını söyledi. İnsanlar, sinemada Yavuz amcayı görünce “Bu yaşta adamı çalıştırıyorlar” diye düşünüyor. Oysa o, sinemaya gelmezse asıl o zaman ölür.
Biz babamızı hiç evde göremedik. Bayramlarda sinemada bayramlaştık. Babamla hiçbir yere birlikte gidemedik.
Bu söyleşiyi yaparken kendi çocukluğum ve genç kızlığımda önemli bir yer tutan sinemalı günlerin Gemlik için de neler ifade ettiğini daha iyi anladım. Sinemaya içeriden ve dışarıdan bakmak çok farklıymış. Yaşanılan zorluk ve fedakârlıkları anlayamamışız. Atlas Sineması’nın ilk makinisti Demir Kaplan Bey, Hüseyin Aş, Sunar Sineması’nın makinisti Bandocu İsmail gibi emek verenleri de unutmuyoruz. Tüm sinema emekçilerinin mekânı cennet olsun.
Engin Bey, eski sinema makinelerini, müze olursa babalarının hatırasına müzeye bağışlayacaklarını hatta film bile izleyebileceğimizi söyledi.
“Atatürk’ün Gemlik’e Armağanı: Sunğipek” ve “Anılarda Yaşarken Gemlik” kitaplarında daha uzun bahsettiğimiz sinema konulu yazılardan alıntılarla sizlere kısa bir özet sunmaya çalıştım. Bunun dışınca Gemlik’te bir başka sinemacı aile olan Çengeltaş ailesi var. 64 yıl sinemacılık yapan Murat Bey anılarını yazdı ve geçen yıl Sinema Festivali’ni Serkan Kaynar (Kios TV ve Medya) ile hazırlayarak Gemliklilere sundular.
İlçemizde halen tek sinema olarak Venüs Sineması hizmet vermekte, Bulut ailesi, ortakları Metin Bey ile bu zorlu kültür hizmetini bizlere yaşatmaktalar. Onlar, babalarının vasiyetini yerine getirmeye çalışıyor. Gemlikliler olarak devamını sağlamak bizim elimizde.
-
Rusya’dan Suriye’ye Gözdağı
-
Meteoroloji’den İstanbul’a Uyarı!
-
Sıkıyönetim ilanı Güney Kore’yi karıştırdı!
-
Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu
-
Mudanya BESAŞ Satış Fabrikası Açıldı
-
İstanbul’da en fazla olayın yaşandığı ilçe belli oldu