TELEFON BAĞIMLILIĞI VE İLETİŞİM EKSİKLİĞİ
Selamlar sevgili Yeni Gemlik gazetesi okurları. Bu yazımda akıllı telefonların ve internet kullanımının artı ve eksilerinden bahsedeceğim.
Türkiye’de 2009 yılından itibaren kullanılmaya başlanan akıllı telefonlar, 2013 yılına gelindiğinde; çoluk, çocuk, yaşlı hemen hemen herkesin elinde görülmeye başlandı. Zaten millet olarak teknolojiye çok çabuk ayak uyduruyoruz. Yeni çıkan her ne olursa olsun, ona rağbet gösterir ve abartı haline getiririz.
Bir dönem de 18 yaşından küçük çocuklara telefon verilmemesi için uyarılar yapılıyordu, sonra bu yaş 16 ve 12 ye indirildi. Günümüzde baktığımızda ise 8 yaşında çocuklarda bile telefon olduğunu görüyoruz. Hatta bazı ebeveynlerin oyun yaşındaki çocuklara telefon verip kendi rahatlarına baktıklarını biliyoruz.
İnternet ve telefon kullanımının doğru kullanılmasından yanayım. Kolay ulaşılmak ve yakın çevreyle iletişimde kalmak, etkileşimde bulunmak için iyi bir seçenektir. Oturduğun yerden bilgi edinmek, fatura ödemek, devlet dairelerindeki bazı işlemleri halletmek hatta ticaret yapmak da artı tarafları. Bazı verilere ulaşmak, dünya elinin altındaymış gibi her yeri gitmeden görmek ve öğrenmek. Bu, çağımızın gerektirdiği bir yaşam şekli zaten; milenyum çağındayız.
Artık hobilerimiz bile parmaklarımızın ucunda. Kitap okur, müzik dinler ve film izleyebiliriz. Online eğitimler almak, koçlar eşliğinde spor yapmak, meditasyon ve yoga da bunların içinde. İmkânı olmayan birçok insanı küçücük dünyasından çıkarıp dünyaya ulaşmasını sağlamak ve gidemeyeceği yerlere, ulaşamayacağı insanlara yakınlaştırmak hem de küçücük bir aletle…
Fakat eskiden, telefon kullanımı yaygın değilken de çoğu şey birebir yapılıyordu. İletişim daha yoğundu, aile kavramı vardı, sadakat, sevgi ve saygı vardı. Şimdi ise internet ve telefonun uygunsuz ve rahat kullanılması tüm değerlere zarar vermeye başladı. Çoğu insan buluştuğu partnerlerinin yanında telefondan başını kaldırmıyor. Göz teması yok, muhabbet yok. Halbuki gece gündüz mesajlaşıyorlardı.
Mesela, ben bir yazarlar toplantısında bizzat şahit oldum. Toplantıda sürekli telefon elinde, gelen bildirim sesi bir de. Konuşmacıya saygısızlık, dikkati dağıtma, insan ilişkilerini zedelemiş olmuyor mu? Konuşma bozuklukları, düşünce üretme gücümüzde azalma ve asosyallik eksi tarafları. Hareketsizlikten doğan obezite cabası. Radyasyon kavramını ne çabuk unuttunuz ki, yastık altında telefonla uyumaya başladınız.
Yurt dışında yaşamış biri olarak Türkiye’de insanların daha çok telefon bağımlısı olduğunu gördüm. Arkadaş sporda veya doğa gezisinde anlık hikâye paylaşıyor. Bulmuşsun temiz havayı, al bir derin nefes, çek ciğerlerine, kapat gözlerini de çakraların açılsın.
Konserden, sinemadan anlık paylaşım. En kötüsü de anın tadını çıkarmak varken anı kaçırıyoruz. İnsanlar artık birbirini dinlemiyor. Bir bakıyorsunuz, eşiniz depresif bir paylaşım yapmış. Onun derdinden haberiniz bile yok aynı evde yaşarken. Ya da annenizi kolunda serumla sosyal medyada gördünüz.
Peki soruyorum size; ne işe yaradı sizin telefonla oynamanız? Burnunun dibindekini görmedikten sonra dünyaya açılsan ne olur?
Unutmayın ki kimse telefonuyla mezara gömülmeyecek. Telefon sadece bir iletişim aracı. Birçok insan için eğlence aracı da olabilir fakat kesinlikle her şeyden önce gelmez.
Sevgi ve ışıkla kalın.
-
Rusya’dan Suriye’ye Gözdağı
-
Meteoroloji’den İstanbul’a Uyarı!
-
Sıkıyönetim ilanı Güney Kore’yi karıştırdı!
-
Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu
-
Mudanya BESAŞ Satış Fabrikası Açıldı
-
İstanbul’da en fazla olayın yaşandığı ilçe belli oldu