YOLUN YARISI
Ömrümün ortası, yorgun, bitkin ve yalnız bir kadınım. Ne evliliğinde mutlu olmuş ne de gerçek aşkı bulmuş biriyim. Halk deyimiyle, güçlü bir kadınım. Hem anne, hem baba, bazen bir abla veya kankayım. Bazen elektrik tesisatçısı, bazen boyacı, bazen de sarmalar, börekler yapan ev hanımı. Çok mu kolay dostlar? Dışarıdan nasıl görünüyor? Davulun sesi hoş geliyor değil mi? Keşke o kadar kolay olsaydı. Kırk yaşında, seksen yaşında gibi hissetmek. Tüm gençliğini bir kişiye adamak, yeteneklerini evlilik yolunda yok saymak. Hayatın tüm yükünü tek başına sırtlanmak. Evlilik, iki tarafın anlayışıyla süren kutsal bir müessese fakat bazen olmuyor dostlar. Hayat istediğimiz gibi film oynatmıyor, her zaman mutlu son olmuyor; bazen dram, bazen çatışmalı savaş filmi sunuyor; aşılmaz engeller koyuyor önümüze ve gülerek izliyor uzaktan…
Kafada bin tane sorgu, sual! Biz kadınlar neden güçlü olmak zorundayız, neden bütün yükler bize verilmiş, neden biz koruyucu, şefkatli ve idareci tarafız? Sorunun cevabı; çünkü biz güçlü yaratılmış varlıklarız. Bize daha küçükken ablalık yerine annelik yapmayı aşıladıkları için, çamurlu ellerle kardeşlerini doyuran küçük bir anne, annesi hamur açarken işin ucundan tutmuş, babası badana yaparken bir fırça da kendisi sürmüş çocuklar olduğumuz için on yaşında, yirmi yaşında gibi davranırdık. Bu yüzden yolun yarısına erken geldik dostlar.
Bu konuyu biraz daha açalım. Ben yine de kendimi şanslı sayanlardanım. Çocuk yaşta çalışmak zorunda olanları ve erken evlilik yapanları unutmamak gerekir. Tüm hayalleri yıkılmış, umutları elinden alınmış, emeklemeden koşmaya başlamışlardır. Bu tarz insanlar yirmi yaş birden atıp olgunluk seviyesine erişirler. Dışı genç, ruhu yaşlı; hani sesi titrek, gözleri hüzünle bakan insanlar vardır ya çok sık gördüğümüz…
Kırk yaşını bir kere geçtin mi, hayata bakış açın değişir. Gördüğün renkler, toz pembe yoktur hayatında. Bembeyaz hayallerin çoğu siyaha boyanmıştır. Hayallerin yoktur; hedeflerin vardır. Belkilerin yoktur; kararların vardır. Keşkelerin çoktur, arkadaşların, kankaların azdır; dostların vardır. Aşkların yaşanmış bitmiştir artık, yerine hayat arkadaşın vardır. Bunun yanı sıra yalnızlığı seçenler ve yalnız kalanlar da çoktur.
Kırk yaşından sonra iş hayatı seni yıpratmış, belin bükülmeye yüz tutmuş, yardımcı arayışına girmişsindir. Saçındaki beyazlar artmış, bedenine yorgunluk çökmüştür ve doktor randevuların sıklaşmıştır.
Başlangıç gibi yolun yarısı da çok önemlidir. Yaşayabileceğin kadar çok angarya, heyecan, sıkıntı ve güzellik yaşamış olmanın rahatlığıyla dolaşırsın başın dik.
Yolun yarısına gelmiş ve mutlaka gelecek olanlara sesleniyorum. Umarım yükleriniz hafifler ve keşkeleriniz az olur.
Sevgi ve ışıkla kalın.
-
Rusya’dan Suriye’ye Gözdağı
-
Meteoroloji’den İstanbul’a Uyarı!
-
Sıkıyönetim ilanı Güney Kore’yi karıştırdı!
-
Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu
-
Mudanya BESAŞ Satış Fabrikası Açıldı
-
İstanbul’da en fazla olayın yaşandığı ilçe belli oldu