10° Açık

ABD Seçimlerinin Küresel Ekonomiye Yansımaları

| Haber Girişi: 25 Ekim 2024 14:10 | Son Güncelleme: 25 Ekim 2024 14:10 A A

ABD seçimlerine iki haftadan az bir süre kala, uzmanlar Donald Trump’ın kazanmasının Çin ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için “en kötü senaryo” olabileceğini belirtiyor. 5 Kasım’da gerçekleştirilecek 60. başkanlık seçimleri, dünya genelinde büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat Parti’nin adayı Kamala Harris arasında kıyasıya bir rekabet yaşanırken, her iki adayın olası zaferinin ekonomik etkileri farklılık gösterecek. Küresel ekonominin neredeyse dörtte birini temsil eden ABD’de, seçimlerin kaderini belirleyecek 7 kritik eyalette yapılan anketlerde, Trump’ın Harris’in önünde, ancak çok az bir farkla yarıştığı öngörülüyor.

Önceki dönemde uyguladığı politikalara devam edecektir

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın, ABD seçim sonuçlarının yalnızca iç ekonomik politikaları değil, dünya genelindeki ekonomik sistemler ve ticaret ilişkilerini de derinden etkileyeceğini vurguladı. Trump’ın önceki başkanlık döneminde “Önce Amerika” politikası izlediğine dikkat çeken Aydın, bu süreçte Çin ile başlatılan ticaret savaşının küresel tedarik zincirlerini sarstığını ve ABD ile müttefikleri arasındaki ticaretin olumsuz yönde etkilendiğini belirtti. Aydın, “Korumacı politikalar ve yüksek gümrük tarifeleri, küresel ticaret hacminde daralma yaratırken belirsizliği artırdı. Bu seçimlerde Trump, yüksek tarifelerle şirketleri ABD’de üretim yapmaya teşvik edeceğini ve tarifenin en sevdiği kelime olduğunu ifade etti. Önceki dönemdeki politikalara devam edecektir,” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

Harrıs küresel ticareti canlandırabilir

Demokratlar’ın adayı Kamala Harris’in, Biden yönetiminin bir devamı olarak serbest ticaret yanlısı politikaları benimseyebileceğini belirten Prof. Dr. Levent Aydın, Harris’in ABD’nin ticaret savaşlarına girmemesi ve uluslararası ticarette daha işbirlikçi bir yaklaşım sergilemesi bekleniyor. Aydın, Harris’in AB ve diğer stratejik müttefiklerle ticaret anlaşmalarını güçlendirme çabalarına katkıda bulunarak küresel ticaretin canlanmasına destek vereceğini de ifade etti. Ayrıca, Aydın, başkan adaylarının ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından uygulanacak para politikaları üzerinde etkili olabileceğine dikkat çekti. Trump yönetiminin, düşük faiz oranlarını destekleyerek ekonomik büyümeyi teşvik etmeye çalışabileceğini sözlerine ekledi.

Para politikalarını savunabilir

Prof. Dr. Levent Aydın, Fed’in faiz indirimlerini başlatmış olduğunu hatırlatarak, Harris yönetiminin enflasyonla mücadele kapsamında 2025 ortalarına kadar enflasyonda yüzde 2 seviyelerinde istikrar sağlanana dek sıkı para politikalarını savunabileceğini belirtti. Aydın, iki adayın politikaları üzerine şunları ifade etti: Harris, yeşil enerji ve uluslararası işbirliği ile daha sürdürülebilir bir küresel büyüme hedeflerken, Trump, korumacı ticaret ve fosil yakıtlara dayalı bir stratejiyle ABD ekonomisini yurt içi üretime dayalı olarak güçlendirmeyi amaçlıyor. Her iki adayın programlarının, küresel ticaret, enerji piyasaları, iklim ve çevre politikaları ile uluslararası işbirliği alanlarında dünya ekonomisinin geleceğini etkileyebilecek olumlu ve olumsuz yönleri barındırdığını sözlerine ekledi.

Fed’in uyguladığı politika dünyanın genelinde etkili

Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, Fed’in uyguladığı politikanın küresel ölçekte önemli etkileri olduğunu vurguladı. Yeni başkanın Fed üzerindeki etkisinin, faiz politikasının belirlenmesinde kritik bir rol oynayacağını belirten Eryılmaz, “Gelecek başkanın, özellikle gelişmekte olan ülkeler için Fed’in uygulayacağı politikalar üzerindeki etkisi son derece büyük,” şeklinde değerlendirmede bulundu.

Çin için Trump’ın gelmesi en kötü senaryo

Eryılmaz, Trump’ın ülkelerle olan ilişkilerinde beklenmeyen refleksleriyle dünya geneli için daha belirsiz bir ortam yaratabileceğini, korumacı politikaların daha görünür olabileceğini kaydetti. Donald Trump’ın kazandığı senaryoda ABD-Çin ilişkilerinin hem ekonomik hem siyasi olarak daha olumsuza dönebileceğini belirten Eryılmaz, “Çin için Trump’ın gelmesi en kötü senaryo. Harris’in geliyor olması Trump’a göre hala Çin’le devam eden ticaret savaşlarının süreceği anlamına gelir ancak Trump kadar sert olmasını beklememek gerekir.” dedi.

Bölgenin en büyük zayıflığı ihracat zayıflığı

Eryılmaz, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın son toplantılarda, Trump’ın kazandığı senaryoda, ticaret savaşlarının ve tarifelerin bölge üzerinde etkilerine dikkati çektiğini hatırlatarak sözlerine şöyle sürdürdü: AB’de ciddi bir durgunluk var, bölgenin en büyük zayıflığı ihracat zayıflığı. Buradan hem ABD hem de Çin’e ihracat var. Trump’ın gelmesi doğrudan AB’nin ABD’ye yaptığı ihracatı azaltabilir. Dolaylı yoldan bakarsak ise Çin’in büyümesi, AB için önemli, burası AB’nin ana ihracat pazarı. ABD, Çin’e tarifelerini daha da artırırsa Çin’de büyüme daha da aşağılarda olabilir. Çin daha az büyürse AB de o kadar az ihracat yapar. Bu da Avrupa’yı ikinci bir yönden vurur.”

Harris’e göre Trump’ın politikalarının daha güçlü dolar temasını öne çıkarabilir

Trump’ın kazandığı senaryoda Rusya- Ukrayna Savaşı’nın da büyük bir ihtimalle barışa doğru gidebileceği yorumunu yapan Eryılmaz, bunun AB ekonomisine ise olumlu etkilerinin olabileceği değerlendirmesinde bulundu. Eryılmaz, Harris’e göre Trump’ın politikalarının daha güçlü dolar temasını öne çıkarabileceğini ve bunun da avronun zayıflamasına neden olabileceğini de belirtti.

Gündem - 14:10 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.
MKS - Marmara Kimya Sanayi Borusan Liberal