GEMLİK’TE ÜÇ ÇEYREK ASIR
Sene 1998. Bundan tam 25 yıl önce. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, resmi bayramlara halkın katılımını artırmak ve özellikle Cumhuriyet Bayramı’nın daha geniş kapsamlı organizasyonlarla kutlanmasını sağlamak için bir dizi etkinlik talimatı vermişti. Amaç kutlamalarda halkın iştirakini maksimum seviyeye çıkarmak ve kutlama sevincini geniş kesimlere yaymaktı. Resmi bayram kutlamalarının; Atatürk anıtlarında resmi kurum temsilcilerinin çelenk bırakıp, bir iki şiirin okunduğu, günün anlam ve önemine binaen heyecandan uzak konuşmaların yapılıp, katılımcıların bando eşliğinde dağıldığı, soğuk ve resmi birer törenden öteye taşınması hedefleniyordu. Bu bağlamda tüm kamu kurum ve kuruluşları kendi görev ve yetkileri çerçevesinde çok sayıda program tertip etmiş, çeşitli etkinlikler için hazırlıklar yapmıştı. İlk defa cumhuriyetin 75. kuruluş yıldönümü anısına özel bir logo bile tasarlanmıştı. Tüm kamu kurum ve kuruluşları tabelalarını değiştirerek, bu logonun yer aldığı yeni tabelaları hizmet binalarına asmışlardı. Kamu yazışmalarında bile bu logo kullanılıyor, yine bu logo ile hazırlanan rozetler kamu çalışanı ve halk tarafından yakalarda taşınıyordu. Hatta yıllarca bu logodaki yıldönümü sayısı revize edilmiş ve tabelalar da belli bir müddet her sene yenilenmişti.
O yıllarda 20 yaşında genç bir muhabir olan bendeniz; daha eski yıllarda 1993 ile 1995 yılları arasında Gemlik’te karasal vericilerle programlı yayın yapan Gemlik TV’de de görev almıştım. Kuruluşuna muhterem babam elektronik mühendisi Mustafa Demirok’un önderlik ettiği Gemlik TV’de; o yıllarda daha da genç yaşlarda olmama karşın, program yapımcılığından sunuculuğa, kameramanlıktan seslendirmeye, muhabirlikten montaj operatörlüğüne kadar birçok alanda çalışmış ve belli bir tecrübe kazanmıştım. Bu konuda yeteneğimin olması da avantaj olmuştu benim için.
1998’de Gemlik’in ofset basım tekniği ile hazırlanmış ve fotoğraflı ilk yerel gazetesi olan Gemlik Egemen Gazetesi’ni birlikte çıkardığımız kişi, gazetecilik alanında ilk hocam olan Ercüment Esen idi. Kendisi Gemlik TV’den de önce yayın hayatına başlayan Gemlik Körfez FM’in sahiplerindendi. Yerel TV yayıncılığı alanında kısa süreli bir Gemlik Körfez TV denemesi de olmuştu. Kardeşi Alper Ufuk Esen’le birlikte Türkiye’nin ilk özel radyo istasyonlarından birini kurmuşlardı. Bu radyoculuk macerasında da onların önderi, Gemlik TV’de benim de olduğu gibi babalarıydı. Gemlik’in en eski ve duayen gazetecilerinden biri olan babaları sevgili Mehmet Şekip Esen çok naif ve hoş sohbet bir insandı. Benim de yine kendisinden çok şey öğrendiğim rahmetli Mehmet Amca, dolu dolu biriydi. Egosu olmayan ve tecrübe paylaşımına çok önem veren idealist bir yapısı vardı. Gençlerle, hele hele kendisini dikkatlice takip ettiğini anladığı gençlerle, uzun sohbetler yapmayı çok severdi. Çok çalışkan bir kişiydi. Sunğipek’in çocuk yaşta işe başlayan ilk personellerindendi. Kırk yılı aşkın Sunğipek’te çalıştığını söylediğini anımsıyorum. Balıkpazarı’nda Stüdyo Alper isminde bir fotoğraf stüdyosu işletiyordu. Burada kendisini sık sık ziyaret eder, elini öper ve hoş sohbeti sırasında tecrübelerinden faydalanmaya çalışırdım. Birlikte eski teknoloji agrandisör cihazında çokça fotoğraf basmışlığımız da vardır. Gemlik tarihi, kendisinin yaşadığı ilginç olaylar, gazetecilik anıları ve daha pek çok konuda derya deniz bir bilgi birikimine ve kentsel hafızaya sahip, ansiklopedi gibi bir insandı Mehmet Amca. Ölene kadar hiç durmadan çalıştı. Devamlı katma değer üreten bir bireydi. Allah rahmet eylesin. Nurlar içinde yatsın.
Mehmet Şekip Amca bir gün beni ofisten aradı ve “Ömer sana senin gibi pırlanta üç genç gönderiyorum. Benimle görüştüler ve bazı talepleri oldu. Onlara Gemlik’te olsa olsa anca sen yardımcı olabilirsin. Sana güveniyorum. Gözlerinden öpüyorum” dedi ve telefonu kapattı. Şaşırmıştım. Kısa süre sonra ofisime Mehmet Amca’nın yönlendirdiği 3 genç lise talebesi kız geldi. Çok özür dileyerek isimlerini şimdi hatırlayamadığımı ifade edeceğim bu gençler, ürkek ve mahcup tavırlarla gelip kendilerini tanıttılar. Cumhuriyet’in 75. Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle; Tarih Vakfı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği “Liseli Gençlerin Gözüyle Cumhuriyetimiz” adlı bir yerel tarih yarışmasına katıldıklarını söylediler. Yarışmanın amacının; cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemin liseli gençler gözüyle değerlendirilip, yaptıkları mukayeseler ile cumhuriyetin kazanımlarını gözler önüne serilmesi olduğunu anlattılar. Ama bir strateji hatası yaptıklarını; yarışmanın video, ses, fotoğraf ve serbest metin dallarında toplam dört kategoride düzenlendiğini, biraz da öğretmenleri ile okul yöneticilerinin de “yönlendirmesiyle” tüm kategorilerde yarışmaya iştirak etmek için müracaatta bulunduklarını kaydettiler. Kendilerine ilk sözümün “Ne yaptınız siz!” olduğunu bugün bile tebessüm ederek hatırlıyorum. Çünkü gerçekten çok zor bir tercih yapmış, tek dalda yarışmaya girebilecek iken tüm dallarda yarışmaya dahil olmuşlar ve oldukça meşakkatli bir yola çıkmışlardı. İşleri zordu. Zordu çünkü o zaman diliminde bugünkü dijital medya imkanlarının çoğunun olmadığı, bu tip çalışmalarda her şeyin büyük oranda analog cihaz ve ekipmanlarla gerçekleştirilebildiği ve bırakın lise talebelerini, dönemin imkanlarının profesyonellere bile çokça kolaylık sağlamayıp, geniş imkanlar sunmadığı bir dönemdi.
Yaşadığım, okul okuduğum, sokaklarında gezdiğim, havasını teneffüs edip imkanlarından faydalandığım ve bu nedenle kendimi borçlu hissettiğim Gemlik’e karşı, vefa borcumu ödeme adına bir fırsat geçmişti elime. Kendilerine yardımcı olma sözü verince mutluluktan havalara uçmuşlardı. Önce bir durum değerlendirmesi yapıp, ellerindeki metinleri inceledik. Liseli bu gençler öğretmenlerinin de yardımı ile bazı metinler hazırlamışlar, ancak çalışmaları bununla sınırlı kalmıştı. Bunlar serbest metin çalışmaları idi. Onlara ev ödevi verip; öğretmenleriyle birlikte bu metinleri, Gemlik’i anlatacağımız konularda, kendi oyunculuklarını da sergileyebilecekleri birer senaryoya dönüştürmelerini istedim. Çünkü yarışmada video dalında bir belgesel çekmeye karar vermiştik. Ses kategorisinde; o dönemde Gemlik’in köylerinde yaşayan ve Kurtuluş Savaşı dönemlerine de yetişmiş, Gemlik’te düşman kuvvetlerinin zalimliklerine şahit olmuş, ayrıca Cumhuriyet dönemi öncesi ve sonrasını da dinleyebileceğimiz yaşlı Gemliklilerle röportaj yapmaya karar verdik. Video ve ses kategorilerini çözüme kavuşturduktan sonra, fotoğraf kategorisi için Gemlik’in eski fotoğraflarını topladık. Bu fotoğrafları çektiğimiz Gemlik’in güncel fotoğrafları ile karşılaştırdığımız albümde bir araya getirdik. Serbest metin de zaten elimizde mevcut olduğu için tüm kategorilerde çalışmaların ana hatları ortaya çıkmış oldu. Oldu ama gelgelelim video kategorisinde hazırlayacağımız belgesel en zor olan işti. Hiçbir oyunculuk deneyimleri olmayan genç lise talebeleri ile ve kısıtlı teknik imkanlarla çıktığımız yolda, ben de bir Steven Spielbergbirg değildim. Bu nedenle bir hayli meşakkatli bir süreç yaşadık. Bir aya yakın aralıksız çekim, montaj ve seslendirme çalışmaları oldukça yorucu geçti. Ama en sonunda çok profesyonel olmasa da her bir karesinde büyük emek ve gayretin olduğu, yarım saatten uzun bir belgesel çalışma ortaya çıkmıştı. Bugün de haklarını teslim etmek lazım, öğrenciler de beklenenin üzerinde bir performans sergilemişlerdi. Hatta belgeselin başında Umurbey Celal Bayar Kütüphanesi’nde çekilen ilk başlangıç sahnesinde rol alan genç kardeşimiz de, öğrenci kızlarımızdan birinin erkek kardeşiydi. O da ekibe dahil olmuştu.
Belgesel filme; çekilme amacına uygun olarak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Kuruluş Yıldönümü’ne atıfta bulunarak “Gemlik’te Üç Çeyrek Asır” ismini vermiştik. Şimdi 25 yıl sonra cumhuriyetin 100. yılını idrak ettiğimiz bu günlerde o görüntüleri seyrettiğimde, Gemlik’in 25 yıl öncesine ait şimdi yerinde yellerin estiği ama bizim o an kadrajımıza sokarak ölümsüzleştirdiğimiz ne çok yapı ve bunlarda yaşanmış ne çok anıların olduğunu görüyorum.
- Daha sonra defalarca yenilenen ve Orhan Veli’nin Gemlik için yazdığı “Gemlik’e doğru denizi göreceksin sakın şaşırma” sözünün yer aldığı tabela
- Cumhuriyet dönemimde yapılan Atatürk İlkokulu ve okulun önünde yer alan sütunların üzerindeki Atatürk büstü. Büstün arkasında yer alan ünlü heykeltraş rahmetli Tankut Öktem’in hazırladığı ve cumhuriyet dönemi kazanımlarının betimlendiği rölyef.
- Bu büstte kullanılan sütunların önünden getirildiği ve o dönemde henüz restore edilmemiş harap haldeki tarihi eski okul binası
- Yine tarihi ahşap Halk Eğitimi Merkezi’nin restore edilmeden önceki eski hali
- Bir yangında büyük hasar gören ve ardından restore edilen, bir dönem kent müzesi yapılması planlanan Atatürk İlkokulu karşısındaki tarihi eski Kız İmam Hatip Lisesi
- Yine cumhuriyet döneminde Gemlik’in kurtuluşu sonrası bir zafer nişanesi olarak kiliseden camiye çevrilen Balıkpazarı Yeni Camii’nin, restore edilmeden önceki hali. Depremde zarar gördüğü için sonradan yıkılan ve bugün hala yerine konulamayan, camiye ait ve yapıldığı dönemin eşsiz estetik mimari tarzını taşıyan minaresi.
- Bir zamanların kültürel manada Gemlik’in simge adreslerinden biri olan Tutku Aile Sineması
- Gemlik Belediye Başkanı Hakkı Çakır döneminde açılan bir ulusal yarışmada, birinci seçilen mimari proje ile hayata geçirilen ve depreme dayanıklı olmadığı gerekçesi ile sonradan yıkılan Gemlik Belediyesi eski binası.
- Şimdi bazıları siyasi hayatta yer alamayan siyasi partilerin ilçe başkanlıkları
- Aralarında; şu an artık yerinde olmayan ve benim de okuduğum Gemlik Lisesi’nin de yer aldığı çok sayıda okul ve özel dershane binası
- Yıkıldığı günden bu yana bugün bile hâlâ eksikliği hissedilen ve Gemlik’in sembol yapılarından biri olan, adını ticaret odası ve belediye ortaklığından alan Tibel Otel
- Zamanında üzerinde yer alan çay bahçelerinden halkın rahatlıkla faydalanabildiği, Gemlik kordon boyu ve turistik beldemiz Küçükkkumla
- Yine bir utanç vesilesi olarak; yıkıldıktan sonra şu an derme çatma bir başka yerde faaliyetlerini sürdüren ve yerine daha güzeli konulamayan sahildeki balık satış noktasından kareler
- Gemlik’e uzun yıllar boyunca hizmet veren ilçe emniyet müdürlüğü ve itfaiye binaları
- Umurbey’deki Celal Bayar Anıt Mezarı ve müzesi ile Bayar’ın doğup-büyüdüğü ve yaşadığı ev
- Yıkılan eski SSK Hastanesi
- Gemlik’in sesi konumundaki Körfez FM radyosunun stüdyosu ve daha neler neler…
İşte tüm bu enstantaneler var bu belgesel film içerisinde. Seyredildiğinde Gemlik ile bir şekilde yolu kesişen herkesin kendinden mutlaka bir şeyler bulabileceği arşiv niteliğinde bir çalışma olmuştu bu belgesel. Kimi okuduğu okulu, kimi çalıştığı işyerini, kimi vefat eden bir yakınını görebilir ve anılarını tazeleyebilir bu filmi seyrettiğinde.
Film tamamlandıktan sonra düzenlenen yarışmaya müracaat edildi. Yarışma neticesi ile ilgili henüz haber gelmemişken, belgesel için bize işletmesinde çekim müsaadesi veren, bizi kırmayıp bize özel bir sinema gösterimi bile yapan Tutku Sineması’nın sahibi sevgili Murat Çengeltaş’tan bir öneri almıştık. Kendisi belgeseli seyrettiğinde çok beğenmişti. Sinemacılık sektöründe yılların duayeni olan, binlerce film seyretmiş ve yayınlamış bir isimden böyle bir beğeni almak bizi çok mutlu etmişti. Kendisi eski balık satış noktasının ön kısmında kurduğu bir sinema perdesinde, Gemlik esnafından aldığı reklamları yayınlıyordu. Özellikle yaz aylarında sahilde gezen Gemliklilerin merakla takip ettiği bu sinema perdesi oldukça dikkat çekiyordu. Murat abi bu perdede belgeselimizi yayınlama teklifinde bulunmuştu. Memnuniyetle kabul ettik. Gösterim esnasında tüm ekip ve ailelerimiz ile birlikte sinemada film izler gibi kurulan perdede belgeselimizi seyrettik. Yoldan geçen Gemliklilerin ilgisi de oldukça fazlaydı. Her geçen dakika, perde başında belgeseli seyreden kişi sayısı artıyordu. Filmin tekrar yayınlaması için talepler gelince, aynı akşam ve müteakip akşamlarda birkaç defa daha belgeselimiz gösterimde kaldı. Bu bizi son derece memnun etmişti.
Daha sonra yarışmadan sonuç haberi geldi. Belgeselimiz yapılan değerlendirmede yarışmaya katılım sağlayan 1.504 eser içerisinden Bursa il birincisi, Marmara bölge birincisi ve Türkiye dokuzuncusu olarak mansiyon ödülüne layık görülmüştü. Sevincimiz tarif edilemez boyuttaydı.
Yarışma ile ilgili ilk tören Bursa’da Ahmet Vefik Paşa Tiyatro Binası’nın alt katında yer alan bir salonda gerçekleştirildi. Burada yarışma ile ilgili bir sunum yapıldı. Öğrencilerimize plaketler takdim edildi.
Asıl tören ise Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında gerçekleşti. Ankara’da düzenlenen törenin adresi 19 Mayıs Stadyumu’ydu. Benim katılamadığım ama öğrencilerimizin iştirak ettiği bu törende, öğrencilerimiz ödüllerini bizzat Süleyman Demirel’in elinden aldılar. Bu büyük bir kıvanç kaynağı oldu hepimiz için.
Bu belgesel filmi zamanında VHS formatındaki ekipmanlar ile çekmiştik. Bir süre sonra CD’ler piyasaya çıkıp VCD player furyası başlayınca ben de elime geçen belgesele ait VHS kaseti CD’ye aktararak dijital formata çevirmiştim. Kenarda duran bu CD yakın zamanda arşivimi karıştırırken elime geçip de seyrettiğimde bu yazıyı kaleme almak artık farz oldu.
O günlerden bugüne kalan bir başka anı ise köşeme taşıdığım bu fotoğraf. Bu fotoğraf çekimler esnasında bana büyük bir merakla yardımcı olan ve belgeselde birçok sahnede de rol alan, şu an Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi sevgili kardeşim Tevfik Yılmaz tarafından çekildi. Atatürk Okulu önünde çekilen bu fotoğrafı da o günlerden kalan bir başka tatlı anı olarak arşivimde yıllardır saklıyordum.
Bu noktada dönemin Gemlik Belediye Başkanı Nurettin Avcı’ya da teşekkür etmek isterim. Kendisi çekimlerimiz için bize şoförlü bir belediye aracını tahsis ederek, gerekli olan ulaşım gereksinimimizi karşılamıştı.
Sizler de bu belgesel filmi izlemek isterseniz, bu bağlantıyla Youtube kanalımdan ulaşabilirsiniz. Bakalım sizler hangi tanıdık şeylerle karşılaşacaksınız?
İyi Seyirler…
-
Rusya’dan Suriye’ye Gözdağı
-
Meteoroloji’den İstanbul’a Uyarı!
-
Sıkıyönetim ilanı Güney Kore’yi karıştırdı!
-
Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu
-
Mudanya BESAŞ Satış Fabrikası Açıldı
-
İstanbul’da en fazla olayın yaşandığı ilçe belli oldu